Görsellerde yapay zekan kullanımının tartışmaya açılması büyük ölçüde 2023 yılı Sony World Photo Organisation – ki dünyanın en prestijli fotoğraf yarışmalarından biridir – yarışmasının sonuçlarının açıklanması ile ortaya çıktı.
Alman yarışmacı Boris Eldagsen, Pseudomnesia (Elektrikçi) isimli çalışması ile Serbest (Open) Kreatif kategorisinde birinci olmuştu. Eldagsen bir açıklama yaparak ödülü reddetti. Bu açıklamada özetle; görseli yapay zeka ile oluşturduğunu ve yarışmayı test etmek ve fotoğrafçılığın geleceği hakkında bir tartışma yaratmak için kullandığını, görseli seçip bunu tarihi bir an haline getirdikleri için jüriye teşekkür ettiğini belirtirken organizasyon ve jüri içinde herhangi birinin çalışmanın yapay zeka olduğunu bilip bilmediğini veya bundan şüphelenip şüphelenmediğini sorgulamak için başvurduğunu açıkladı. Ve kıyamet koptu…
Camiamızın geçmişini bilenler hatırlayacaktır. Geçmişte pek çok “kıyametimiz” var;
· 1826 Joseph Nicephore Niepce ilk fotoğrafı çektiğinde Ressamlar kıyameti koparttı. Ellerinden işleri alınıyordu.
· 1988; Nikon ilk ticari kamera olan QV-1000C’yi tanıttı.Filmden sensöre geçişte, yani Analog-Dijital devriminde pek çok ağızdan “Hayır!” haykırışları çıktı.
· 1990 Karanlık odadan Photoshop’a geçildiğinde yükselen çığlıkların ekosu hala yankılanıyor.
· 2002 yılında Nokia 7650 ve Sanyo SPC-5300 cep telefonlarına kamera eklenip mobil fotoğrafçılık başladığında da ortalık hiç sessiz değildi.
· Aynasız fotoğraf makinaları piyasaya çıktı. Huzursuzluk devam etti.
Kısaca biz her şeye itiraz ettik. Alışkanlıklarımızdan vaz geçmemek için, değişime ayak uydurmanın güçlüğünü yaşamamak için ayak direttik ve diretiyoruz. Hem de geçmişte gerçekleştirilen manipülasyon, başkalaştırma, farklılık yaratma çalışma ve çabaları hiç yokmuşcasına, hiç yaşanmamışcasına.
Elbette yapay zeka ile kadrajın bir kısmını değiştirmek veya sıfırdan bir görsel ortaya çıkartmak konusu “gerçekliği” görsel olarak sunduğu iddiasında (!) olan fotoğraf için yenilip yutulur bir değişim değil zira biz buradan buraya geldik;
Yapay zekaya karşı olan ana akım görüşün kritikleri genellikle şu noktalarda toplanıyor;
· Fotoğrafçı çektiği fotoğraflar ile bize gerçeği sunuyor. Yapay Zeka ise olmayan şeyleri oluşturuyor, yani “gerçek” değil.
· Oturduklerı yerden komut yazıp, görsel oluşturuyor, kolaycılığa kaçıyorlar.
· Bunun adı fotoğraf değil, başka bir şey olmalı.
· Yapay Zeka ile yaratıldığını belirtmek için #ai etiketi kullanılmalı.
Bu kritiklere benim yorumlarım ise şöyle;
Gelin incelemeye “gerçeklik” ile başlayalım;
Herhalde hepimiz objektif odak uzaklığının yarattığı farklı deformasyon\yığılma konularını biliyoruz. Bir sahneyi fotoğraflarken kullandığımız odak uzaklığı (görüş açısı), enstantane (kısa\uzun pozlama), diyafram (fon net\flu), üstten\alttan çekim, hangi gün (mevsim) hangi saat (ışığın yönü) çekim yapıldığı çıktıyı doğrudan etkiliyor. Dolayısı ile çekim anı ve fotoğrafçının tercihlerine bağlı olarak çıktı değişebiliyor ve “hangi gerçek?” sorusuna cevap verebilmek pek de mümkün olmuyor.
Bu arada, fotoğrafın hayatımıza girdiği andan beri ortada gerçeklik falan da yok! Biliyorum biraz sert oldu. Haydi bir örnek vereyim; İlk fotoğraf (Niepce 1826) gerçek miydi? Hayır! Neden; 4 boyut (zaman da dahil) 2 boyuta indirilmişti. Dünya renkli olmasına rağmen Monokrom bir fotoğraftı. Hangi gerçeklik?!
Yapay Zeka öncesindeki sorun, çekilen fotoğrafların benzerlerini daha önce defalarca görmüş olmamız. Heyecanlandıran yeni kadrajların pek çıkmıyor. Drone ve sokak fotoğrafçılığı bir nebze farklılık getirse de – istisnalar hariç – tekrardan kaçan iş hemen, hemen yok gibi. Bizler, kendimizi rahat hissettiğimiz konfor alanlarımızda fotoğraf çekmeyi ne çok seviyoruz aslında. Sosyal medyada, fotoğraf yarışmalarında karşılaştığımız fotoğraflara daha yakından bakalım. Pek çok yarışmada jüri olduğum için aşağıdaki listeyi oluşturmam aslında çok da güç olmadı. Bakalım yazdığım kadrajları gözlerinizin önüne getirmekte zorlanacak mısınız? Hiç sanmıyorum.
Sümüklü çocuk,
Geniş açı deformasyonu,
Biber kurutma,
Evsizler,
Elek alttan çekim,
Dilenci,
Çöp toplayanlar,
Evsizler,
Sille’de Çömlekçi,
Orakçı Usta,
Konya Kadınlar Pazarı,
Gazi Antep Sabuncular, Dericiler, Bulgur, Biber Kurutma,
Kayseri atlar (şaha kalkan, tozlar içinde koşan),
Kız Kulesi,
Tozlar içinde koyun sürüsü, eşek üstünde çoban,
Pudraların havaya atıldığı balerinlerin sıçradığı kadrajlar,
Karadeniz çay hasadı,
Pekmez yapımı,
Yırtık çadır kumaşının içinden bakan çocuk,
Büyükçekmece Sancaklar Camii,
Florya Menekşe sahildeki ağaçlar,
Oynayan Efeler,
Deve Güreşleri,
Yağlı Güreşler,
Semerci,
Sepetçi,
At arabası tekerleği ustası,
Kalaycı,
Beyaz Seralar arasında yürüyen model,
Beyşehir ağ atan balıkçılar,
Bitlis Güroymak mandalar ve çocuklar,
Lavanta tarlaları…
Fotoğraçılar daha önce denenmiş ve başarı elde etmiş fotoğrafların benzerlerini çektiler. Riski değil güvenliği hedeflediler. Yaratıcılık, sanatsal bir alan fotoğrafta pek de akıllarına gelmedi.
Sonuç; “gerçek”lerin sunulduğu, birbirini tekrar eden, heyecan yaratmayan sıkıcı kadrajlar.
Yapay Zeka bu sıkıcılığa bir son verdi.
Gökyüzü limittir.
Elbette düşünen, yaratıclılık peşinde olanlar için.
Yapay Zeka Gerçek Değil:
Adobe Photoshop için konuşursak; Adobe Stock’da Eylül 2021 itibarı ile 248 milyon (muhtemelen şu an 400 milyonu geçmiştir) yüklenmiş görsel vardı. Yapay Zeka ile verilen her komut ile bu stok fotoğraflar gözden geçirilip (AI tarafından) bizlere bu görsellere “benzer” (aynı değil) sonuçlar sunuyor. Bu sebeple Yapay Zekanın olmayan şeyleri oluşturması hem doğru hem de yanlış bir ifade.
Oturduğumuz yerden komut yazıp kolaycılığa kaçma konusu:
Ciddi anlamda “yaratıcı” bir görsel üretiyorsanız onun komut satırını oluşturmak çok da kolay değil. Her şeyin öncesinde “tekrarlananacak, düşünmeye gerek olmadan çekilebilecek, denenmiş kadrajların yaratacağı rahat ortamdan” çıkmanız ve bu sefer zihninizi “gerçekten” kullanmanız gerekecek. Var olanı çekmek ile var olmayanı tasarlamak güçlük olarak yan yana bile konulacak konular değil.
“Yapay Zeka Araç mı, Yaratan mı?” sorusu akla gelebilir ki bu doğaldır. Benim bakış açımda nasıl Picasso 1937’de boş tualde, araç olarak fırçaları ve renkleri kullanarak Guernica’yı yarattı ise, nasıl Michelangelo 1501-1504 arasında bir mermer bloktan araç olarak çekiç ve keskilerle Davut heykelini yarattı ise Burak Şenbak da boş bir dijital kanvastan araç olarak Photoshop Yapay Zekasını kullanarak bir görsel yaratabilir. Bu anlamda Yapay Zeka bir araçtır.
Yaratılan işe “Fotoğraf” veya başka bir isim verme konusu:
Hemfikiriz. İşin adı “Fotoğraf” değil. Ben “görsel (image)” tanımını kullanmayı tercih ediyorum. Resim ve fotoğraf daha önce toplu olarak “görsel” kümesinde yer alıyordu. Şimdi bu kümeye “Yapay Zeka”yı da ekliyorum. Elbette, kendimce.
#ai Etiketnin kullanımı:
Bu kimi rahat ettirecek bilemiyorum. Bir görsele bakıp açıklamada #ai yazmıyorsa beğenip, #ai yazıyorsa beğenmeyecek miyiz? Tabii ki fotoğraf yarışmalarından bahsetmiyorum, yarışmalarda farklı bir kategori olması şu an için mantıklı (ilerde kalkacağına inanıyorum). Bir görseli (fotoğraf veya ai) görüp beğenip beğenmeme hakkımız hep vardı ve var olacak. Instagram’da #ai yazmak ne fayda getirecek çözemedim.
“Sen yazmıyor musun yoksa?” diye sorarsanız yazıyorum zira henüz olgunluk aşamasına gelmemiş izleyici gruplarının garip soruları ile uğraşmaya zamanım yok.
Toparlama:
Her yeniliğe olduğu gibi Yapay Zeka’ya karşı çıkanlar hep var olacaklar. Daha önce, yukarda anlattığım, farklı konularda gördüğümüz tutucular gibi. Yapay Zeka kullanımını “kolaycılıkla” suçlayanların kendilerinin “kolaycı” olduğu, “yaratıcı” düşünceye pirim vermediği aşikarken çok da takılmayın #ai yazın geçin derim. Bizim gelişmeye ve düşünmeye harcayacağımız zamandan çalmasınlar.
Hala “bu fotoğrafta Photoshop var mı?”, “fotoğrafta Photoshop’a karşıyım, doğallıktan yanayım”, “bir yere kadar Photoshop tamam ama fazlası olmaz” diyen bir güruh varken (sadece Türkiye’de değil), kiminle, neyi tartışacaksınız?!
Sevgiler
Harika bir yazı, böyle bir yazıya ihtiyaç vardı. Yapay Zeka ile ilgileniyorum, bana cesaret verdiniz. Teşekkürler Burak Şenbak.
Çok teşekkür ederim. Durmuyor, yola devam ediyoruz. Selamlar.