Umut Tazeleyen, Kaybolanların Filmi: Toz Bezi

/

Ahu Öztürk’ün senaryosunu yazıp, yönetmenliğini yaptığı, 2015 yapımı ilk filmi “Toz Bezi” temizlik işcisi/ gündelikçi iki kadını anlatıyor.

2015 yılında kadronun büyük çoğunluğunu kadınların üstlendiği Toz Bezi filmi, iktidar yarışı olmayan niteliğiyle, ödüllerle taçlandırıldı. 35. İstanbul Film Festivali’nin Ulusal Yarışma kısmında “En İyi Senaryo”, “En İyi Film”, “En iyi Kadın Oyuncu (Nesrin rolüyle Asiye Dinçsoy)” ödüllerini aldı. Film ayrıca Nürnberg Türkiye Almanya Film Festivali’nde “En İyi Film” ödülünü kazanırken, başrolü paylaşan Asiye Dinçsoy ve Nazan Kesal da “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü paylaştı.

Yan rollerle filmi zenginleştiren oyuncular: Serra Yılmaz, Gökçe Yanardağ, Didem İnselel, Mehmet Özgür, İbrahim İris de anılmadan olmaz.

Ahu Öztürk’le yapılan bir röportajda, film senaryosunun bir yakınının hikayesinden esinlenerek yazılmış olduğunu söyler. Film haline gelmesi 5 yılı bulmuş. Toplumsal gerçekçiliğin izinde, pek çok konuyu içine alarak bir derinlik yaratmış senarist-yönetmen. Filmin çekimi Maltepe- Gülsuyu’nda bir evde yapılmış. İdealleştirilmemiş bir hakikatin hikayesi denilebilir. Kocası Cefo tarafından terk edilen bir çocuğuyla yaşayan Nesrin’le, Kars’tan  gelerek İstanbul’a yerleşen, gündelikçi olarak temizliğe giden iki komşu, kürt yakın arkadaşın hikayesini anlatıyor. Bu arkadaşlıkta; içerleme de, laf sokma da var, ama paylaşım ve dayanışma da bulunmakta…

Yine; kendi evlerini temizlemek zorunda olmayan, tercih etmeyen ya da zamanları olmayan küçük burjuvalarla gündelikçi kadınların ilişkileri var filmde. Belki bizden küçük hikayeler taşıyan. Küçük ırkçılıklarKürt diyemezsinKüçük tahakkümcülükler… Her dakikası doldurulacak, temiz de olsa evlerin. Belki bir ayna vermiştir film küçük burjuvalara…

Karakterler

Nesrin (Asiye Dinçsoy), küçük kızının oynarken söylediği tekerlemedeki gibi, kendisini alışamadığı, altında ezildiği şehirde kaybolmuş hisseden bir kadın. Bu yanıyla kürt kadınların şehirle imtihanı var filmde. Zaman zaman bulduğu temizlik işlerine giderek hayatını kazanmaya çalışan; bu arada filmdeki konuşmalardan anladığımıza göre, çalışmasını söylediği bir konu sonrası çıkan tartışmada evi terkeden, kocasını aramakla zamanını geçiren, hayata tutunamayan biri kahramanımız.

Zaman zaman Cefo’ yu aramak için hemşehri bir ahbabın inşaatta çalıştığı yere giderek, bazen de sokakta görüp benzettiği birinin peşinden koşarak arar kocasını. Ama gururu Cefo’nun kardeşine sormaya elvermez. Ama ilk sahnedeki gibi evi gözler, acaba Cefo oraya gidiyor mu?  Tek destekçisi, komşusu yakın arkadaşı Hatun’la (Nazan Kesal) sigara molalarında, yemeklerde konuşan ve bir nebze kendini rahatlatan biri.

Hatun (Nazan Kesal)

Hatun (Nazan Kesal); kocası ve bir oğluyla bir gecekonduda yaşayarak temizliğe giden, kocası Şero’ya bir lavaboyu tamir ettirmek için her gün söylenen, Kars’tan gelen biri olmasına rağmen, gündeliğe gittiği yerde karşılaştığı, kendisi Kürt olan bir kadının kendisine “sen Çerkez’e benziyorsun” benzetmesiyle kendisinin Çerkez olduğunu onaylayan Kürt bir kadın. İstanbul’a alışmış ve Moda’da bir ev almayı hayal eden ve onun için para biriktiren bir kadın aynı zamanda. Nesrin’le balkon konuşmaları manidar. Oyunculukta harikalar yaratmış olan Nazan Kesal’ın da burada altını çizmek gerekir.

Arkadaşlık, bıçak sırtı… Burada arkadaşlık idealleştirilmemiş; toz pembe bir perdenin arkasından gösterilen bir nitelik taşımıyor. Her kadın dostluğunda olduğu gibi iğneleme, içerleme, bol susma, bazen konuşma, benzerlik ve benzemezlik; bazen anlama, bazen anlamazdan gelme ve hayat gibi karşıtlıkları birlikte bir dostluk/ kızkardeşlik içeriyor.

Nesrin-kızı; henüz okula gitmeyen, annesiyle temizliğe gittiği yerlerde, kısıtlı alanlarda oyun oynayan, ev sahibi geldiğinde bir yere sığdırılan küçük kız. Kendi kendine oyun oynayan, bazen oyununa annesini katmak isteyen biri. Nesrin’le Hatun’un rol modeli olduğu geleceğin kadını.

Nesrin (Asiye Dinçsoy) ve kızı

Hatun’un eşi Şero; sürekli dışardaki hayattan şikayet eden, kahvecilik yaptığını anladığımız, İstanbul’un  ezilen-tutunamayanlarından biri. Hatun’un her akşam lavaboyu tamir etmesi için söylenmesine bildik kocalar gibi;  “sonra sonra” deyip erteleyen biri. Komşusuna, çocuğuna, evdekilere görece daha iyi davranan biri.

Akrabalar, Cefo’nun abisi; ne kokar ne bulaşır, valla ben bilmemcilerden. Burada doğudan göç etse de ailenin birbirleriyle bağının zayıfladığını, dayanışmadan uzaklaştığını görüyoruz.

Toz Bezi; ‘Arkadaş mı?’, ‘Aile ve akraba mı?’ tartışmasını ekranımıza getiriyor ve düşündürtüyor senaryosuyla.

Nazan Kesal’a, ‘annesi temizliğe giden bir kız’ annesiyle filme gitmiş ve mesaj atmış, “Çok güldük” diye. Demek bir yere ulaşmış.

Bazı Sahneler  

BİZ KAYBOLDUK. Çocuğun oynadığı filmde çocuğun, biz kaybolduk, biz kaybolduk, biz kaybolduk  diye saklambaç oynarken anneye jeton düşüyor. O da oyunla birlikte başlıyor söylemeye… “Biz kaybolduk…”

SON SAHNE; hayata kendini  bırakma, sahiden gülme ile kendilerine gezme. Son sahne, hayata filmden bir umut bırakma niteliğinde..

Sözünü doğru dürüst, kadınca söyleyebilen bir film, “Toz Bezi“.

UMUT; filmde içilen bir sigarada, geri dönmesi beklenen bir eşi arayışta, sigortalı bir iş arayışında…

Arıyoruz her yerde onu, bir kitapta, bir sevgilide, bir dostta, bir fotoğrafta, bir filmde. Sonra açıyoruz kalbimizi, koyuyoruz o ateşi içimize… Ve dağıtıyoruz herkese…

Toz Bezi Filmi- Fragman

1965 Akhisar doğumlu.
9 Eylül Üniversitesi Hukuk Faķültesi mezunu. ”Kadınların evlilik içinde yalnızca kendi soyadını kullanma hakkını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıyan“ pilot davanın davacısı. Türkiye'de ilk kez bu hakkı kazanarak kullanan; ilkler için mücadele vermeyi seven bir hukukçu. Aynı zamanda avukat. Avukat bir kızı var. 2013 'e kadar İzmir'de halen Istanbul Levent'te avukatlık yapar. Mal rejimleri alanında 15 yıldır bilirkişi olarak görev almakta.
 Kadın ve İnsan Hakları alanında uzun yıllar çalışma yaptı. “Kadın Hakları“ adlı kitapçığının yazarlarından. Projelerde eğitimci ve aktivist olarak görev aldı.
 Fotoğrafla ortaokul yıllarında ilgilendi. Yıllar sonra 2014 yılında İFSAK 194.dönem Temel Fotoğraf SEmineri‘yle fotoğrafa tekrar başladı. Gezgin olmayı seviyor. En sevdiği gezisi Bizim Amerika olan Latin Amerika ülkeleri ... Ege ve Doğu gezisi gitmeyi sevdiği yerlerden. Hatice Ezgi Özçelik'in koordinatörlüğünde "An ve Sonsuzluk" projesi sergisi ile başlayan fotograf çalışması, bireysel belirlenimli "Suyun İki Yanı Zeytin" ile devam etti. İleri Çekim Teknikleri Atölyesi, Fotomotion Atölyesi, Belgesel Atölyesi, Kadın Hakları Foto Röportajı, İFSAK Kuzey Ormanları Projesi, Fotograf Günleri Zincirleme Sergisi katıldığı çalışmalar.
 2017-2019 yılında İFSAK Yönetim Kurulu'nda görev aldı. İFSAK Bülten'de bülten sorumlusu olarak çalıştı. Yazılar yazdı. Röportajlar yaptı. Halen İFSAK Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Grubu'nun kuruluş çalışmasında görev almaktadır. Edebiyat, sinema
sever. Arada yazar. “Kim ne düşünecek diye düşünmeden...”

Yorum Sayıları: 2

  1. “Sözünü doğru dürüst, kadınca söyleyebilen bir film” lerin çoğalması umarım gerçekleşir.

    • “Sözünü doğru dürüst kadınca söyleyebilen bir film”lerin çoğalması umarım gerçekleşir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Son yazılar: Filmlere Dair

Leviathan

Rus yönetmen Andrey Zvyagintsev, büyük sükse yapan 2003 tarihli Dönüş filminden sonra, arada bir kaç film…

Kuru Otlar Üstüne

Koza(1995) adlı kısa filmiyle başlayan Cannes film festivali ödül serüveni Kasaba(1998) ile Berlin Film Festivali’nde gelen…

Kim bu kuşlar…

Yanımızdan yöremizden değil, iliklerimizden geçen bir seçim yaşadık. Çocuklara çocuk olmayı, sanatçılara sanatçı olmayı, öğrencilere öğrenci…

Okul Tıraşı

Yolu okuldan geçen iyi sanat ürünlerinin çoğu yakıcıdır nedense. Hele çocuk gözünden anlatılırsa. Çocukların dünyasına bakarken…