(Önceki yazıya BURADAN ulaşabilirsiniz.)
Hedefe konan sanatçılar için
Devlet cephesinde bu gelişmeler olurken, Erdoğan karşı kutupta olan sanatçılar içinde bakın nasıl konuşuyor. Evrensel’in 11 Ağustos 2021’de yaptığı haberden okuyalım.
“(Sanatçıların eleştirileri için) “Bir kulağımdan giriyor bir kulağımdan çıkıyor. Onların mesleği sanat. Hangi sanatsa sanatlarını icra etsinler, biz de onların başarı oranına göre saygı duyalım. Ama kalkıp da erken seçimmiş, şu andaki başkanlık sistemi doğru değilmiş, o bizim işimiz. Biz ömrümüzü bu işe verdik. Anlamazsınız bu işten. Piyanistsen piyanonu çal. Bu işlere burnunu sokma”
“(Ekşi Sözlük) Bu platform da, yalan haber, ırkçılık, terör çağrılarının yatağı olmuş vaziyette. İtibara suikastı ne ararsan bunlarda var. Yalan tezgahı gibi çalışıyorlar. Adı üstünde Ekşi Sözlük, bayağı ekşi”
Ve 30 Aralık 2020’de Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni’nda yaptığı konuşmada, “nasıl bir sanatçı beklediğinin” cevabını verdi.
Slogan atmayacak, şikayet etmeyecek, polemik yapmayacak…
“Türkiye Fotoğraf Dünyası”nın bugününü anlayabilmek için AKP’nin kültür/sanat politikalarına bakmak gerekiyordu. Geçen haftalarda bu konuya açıklık getirmeye çalıştım. Özetle; 1980 öncesi gelişen toplumsal hareketlilik hayatın her alanında kendini gösterirken sanatın dolayısıyla fotoğraf dünyasının da yer alması kaçınılmazdı. Fotoğrafın birçok alanı ve bu alanlarda koşturan fotoğrafçılar özellikle fotoğrafın iletişim, belgesel ve sanat alanlarında kimi bireysel kimi örgütlü olarak yer almışlardır. Birçok dernek, fotoğraf grubu, kolektif ortaya çıkmış ve fotoğraf dünyasında görünürlük sağlamışlardır. İşçi sınıfı örgütleri (örneğin Disk) foto/film merkezleri kurmuşlar, Özellikle basın haber fotoğrafçılığına önem vermiştir. İsimleri hafızalarımızda olan 70’li yılların foto muhabirleri toplumsal hareketliliğin belgelenmesini sağlarken, sanatın toplumsal işlevini yerine getiren fotoğraf sanatçıları çıkmıştır. Yani fotoğraf iki kolda teknik ve sanat alanlarında gelişmiştir. Burada fotoğrafa ihtiyaç duyan basın, sendika ve sanat dünyasının fotoğrafçıları hem ekonomik hem de mesleki açıdan desteklediklerini söyleyebiliriz. Bu dönemlerde çıraklık günlerini yaşayan fotoğrafçılar 1980 darbesi sonrasında yetkinleşmiş olarak bireysel çabalarla çalışmalarını sürdürmüşlerdir. 80’li yılların fotoğrafları bu çabaların ürünleri olmuşlardır. “Türkiye Fotoğraf Dünyası”nda Alaylı ve okullu fotoğrafçılar hızla çoğalırken çoğunluğu aldıkları mirası yaşatarak bugünlere gelmemizi sağlamışlardır.
2000’Lİ YILLAR
2000’li yıllara gelindiğinde dijitalleşme ve teknolojinin gelişimi fotoğrafın popülerliğiyle birleşerek cazibesini arttırmıştır. Özellikle sosyal medyanın gelişmesi, öznelerin sorunlarını cep telefonlarıyla paylaşarak dolaşıma sokması yeni mecraların doğmasına ve mücadelede fotoğrafın önemini daha da arttırmıştır.
AKP’li belediyeler özellikle Tarikat, cemaat, dini vakıf gibi kurumları demokrasinin ve laikliğin gereği gibi gösterip hayır işlerine bolca ekonomi sağlamışlar, yetmemiş mekanlarını tahsis etmişler. Bu durumda Türk kültürüne ve sanatına hizmet etmeden olmazdı. Türk el sanatları, hat, tezhip, ebru derken resim seramik ve çağdaş sanat denilen alanlarda ihya edilmeliydi, edildi de. Yerli, milli ve devlet destekli. (Bu konuları bilançolarıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin açıklamalarından ve raporlarından daha detaylı ulaşabilirsiniz. İsterseniz buradan; Deutsche Welle
Liberallikten Muhafazakarlığa Dikkat!
Bazı belediyelerde fotoğrafın önem ve değerini keşfetmişler. Mekan, Teknik kalite, sosyal medya ve oldukça liberal görünümlü girişimlere rastlıyoruz. Belediye destekli binlerce lira ödüllü yarışmalar, dergiler, mesleksel (kurslar, seminerler vb.) ve sanat bağlamında hatta sosyal içerikli çalışmalarla fotoğrafın olanaklarını kullanmaya başladılar. Bazı bilinen fotoğrafçıları da barındırarak dernek, vakıf gibi örgütlenmeler başlatmışlar. Doğrudan veya dolaylı olarak belediyeler eliyle fotoğraf dünyasında bizde varız demektedirler.
Türkiye Fotoğraf Dünyasına yumuşak giriş yapan dernek ve vakıflar liberal, demokrat, laik görünümlü ama sorunlu gibi geliyor bana. Çünkü AKP’nin belediyeleri de partilerinin izlediği yolu takip ediyorlar diye düşünüyorum. AKP iş başına gelirken kültür bakanlığına Liberal görüntü veren bir bakan atayıp (Ertuğrul Günay’ı analım) sonrasında muhafazakar sanat söylemiyle yerli ve millici bir anlayışı dayattılar. Son olarak Sezen Aksu ile başlatılan sanat gündemini hatırlayalım. Biat etmeyen ve sanatlarının diliyle karşı koyan Sezen Aksu ve Tarkan karşısında en üst kademeden çark ediş yaşandı. Yaşananlar, sanat ve fotoğraf ne yana düşer usta dedirtmekte.
“Demokrasi Amaç Değil Araçtır!”
Kültür/sanat ve siyaset alanlarındaki gelişmeler sınıf mücadelelerinden ayrı düşünülemezdi. Devletin temsil ettiği sınıfın bu gidişatlara tabii ki müdahalesi gecikmeye gelemezdi. 1970, 1980 darbeleri son olarak yaşanan 15 temmuzu sayarsak meselenin odağını da ideoloji olarak belirleyebiliriz. Devletin resmi ideolojisi anti demokratik ve kapitalizmin inşaasın da revizyonlarla devamlılık göstermiştir. AKP’nin de 20 yıllık geçmişi Özal’dan aldığı neoliberal politikaları siyasal islamla birleştirip, Yeni Osmanlıcılık sevdasıyla (Ahmet Davutoğlunun kulakları çınlasın) her alanda yozlaşmaya yol açmıştır.
Sonuç; Sünni islam bir dini olan devlet yapısı. Türk milliyetçiliğiyle Yerli ve milli bir hayal satma gerçekliği. Erdoğan, istanbul büyükşehir belediye başkanıyken, 14 temmuz 1996 günü milliyet gazetesi’nde nilgün cerrahoğlu imzalı söyleşide bu günleri anlatıyordu: “…demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz” ve “demokrasi amaç değil araçtır” demişti.
Aradan geçen 30 küsur yılda bu söylediklerini partili cumhurbaşkanlığı, İşlevsizleştirilen Yargı, yasama, yürütme de ve meclis, Kayyım uygulamaları derken gelecekleri durakta inmekte oldukları ortada.Mesele bu durakta gerçekten inecekler mi? Yoksa o durakta inmelerine engel olabilecek toplumsal muhalefetin gücü kendini gösterebilecek mi? Görünen o ki bir dönemin daha sonuna gelinmekte…
Yani konu fotoğraf da olsa, sanat da olsa mesele İDEOLOJİK.
NOT:Fotoğraf dünyasının dünü gelişimi ve bugünü üzerine yazdım. Eksiklerim, fazlalarım olabilir. Katkı sunmak isteyenlere de açık olduğumu belirtmek isterim.
AFSAD Ankara Fotograf Sanatçıları Derneği’nin kuruluşunda genel sekreterlik yapan Cüneyt Ayral’dan aldığım düzeltme notunu paylaşmak istiyorum. “Fotografla ilgili yazmış olduğunuz yazıyı okudum kaleminize sağlık. Yalnız bir düzeltme var. AFSAD’ın ilk sergisi 1977de kurulduğu yıl Antalya Film Festivali çerçevesinde Antalya’da açılmıştır…Derneğin kurucu genel sekreteri olduğum için bazı bilgiler şifahi olarak bende var, örneğin ilk büyük maddi destek Şakir Eczacıbaşı tarafından yapılmıştır. Antalya sergisinin baskıları Antalya’da rahmetli Halit Uluç beyin karanlık odasında yapılmıştır ve tüm masrafları o karşılamıştır. O dönemde İstanbul’da kurulmuş olan FOTOS Profesyonel fotografçılar derneği de Antalya’da aynı zamanda bir sergi açmıştır.”
Bu katkısı için Cüneyt Ayral’a teşekkürlerimi sunarım.
1970’lerde ülkenin sosyal yapısı, hak alma mücadeleleri gelişmeye başlarken sanatçılar, aydınlar, bilim insanları da bireysel ya da örgütlü olarak yer almaya başlıyorlardı. Cüneyt Ayral’ın hatırlattıkları örnek sayılır. Bu durum egemenlerin işlerine gelmiyordu. Sonrası malum darbeli yıllar… Darbelerden çıkışlarda da demokratikleşmeden, özgürlükten, hak alma mücadelesinde sanatlarıyla/fotoğraflarıyla katılanlar hem ülkenin sorunlarına hem de fotoğrafın toplumsal işlevine sahip çıktılar. En unutulmazlarından olarak 1989 bahar eylemliliklerini sayabiliriz.
’80’li yılların ikinci yarısından itibaren başlayan lokal işçi hareketlilikleri (1987 Netaş, ’87-88 deri iş kolunda yapılan grevler, kamu emekçilerinin mücadelesi…) “89 Bahar Eylemleri” olarak bilinen yaygın eylem ve grevler silsilesiyle bir üst düzeye sıçradı. Bu sürecin sonuna denk düşen ve 1990-91 arasında gerçekleşen Zonguldak’taki maden işçilerinin mücadelesi de bir başka zirvedir. Zonguldak’ta madenlerde başlayan grev ve ardından Ankara’ya yapılmak istenen büyük madenci yürüyüşü, Bahar Eylemleri zincirinin son halkası sayılabilir.
Tüm bu gelişmeler ve Zonguldak’ta kömür madenlerinden yükselen ses fotoğrafçıların çabalarıyla dünyaya yayıldı. Burada AFSAD Toplumcu Gerçekçi Belgesel Fotoğraf Atölyesi’nin payını unutmamak lazım. Fotoğrafçı/Şair Mehmet Özer’in danışmanlığında toplumsal sorunları projeli çalışmalarla gerçekleştirip paylaşıp, sergi ve kataloglarla kalıcılaştırmaları önemlidir.
Bugüne kadar birçok fotoğraf dernekleri grupları kolektifleri oluşmuş ve değerli katkılar sunmuşlardır. Yücel Tunca yönetiminde Galata Fotoğrafhanesi hem teknik eğitim hem de belgesel ve Basın fotoğrafçılığı alanında uzun yıllar varlık göstermiştir. 2008 yılında kurulan Redfotoğraf yine aktivistizm ve fotoğraf alanında çalışmalar yapmıştır. Bu listeyi uzatmak mümkün. Burada UNLİMİTED isimli sitenin araştırmasını paylaşmak istiyorum.
Araştırmanın başında şöyle diyorlar: “Bu liste Türkiye’de 1996-2019 yılları arasında var olmuş ya da hala varlığını sürdüren kayıt dışı ya da resmi unvanı olan, inisiyatifler, kolektifler, kar amacı gütmeyen oluşumlar, sanatçı mekanları, araştırma kolektifleri ve daha fazlasını içeren bir listedir. Bazıları kapandıklarını ilan etmiş,(Unlimitedrag) bazıları hala aktif bazıları ise yaratıcı alanlarda belirsizlikle devam ediyor.” Birçok oluşumun ortak özelliği gönüllülük temelli ve hayatın olağandışı gidişatından duyulan huzursuzluğa karşı olmak, imece yöntemiyle çözüm üretmek olarak tanımlanabilir. En büyük sorun ise Ekonomi yani para olarak açıklanabilir. Ayrıca mekan problemleri, işletme sorunları sayılabilir. Anti demokratik uygulamalar sansür ve yasaklar eklenince zorluklar ortadadır. Yani devletin olanaklarını kullanamayanlarla, her türlü devlet ve devlete bağlı kurumların (Kültür bakanlığı, Belediyeler ya da onların vakıfları gibi) devlete hakim olanların politikalarına uygun bir sanat dünyası içinde “Türkiye Fotoğraf Dünyası” yaratmak isteyenlerin çatışmasının yaşandığı günlerdeyiz. Onun için daha bir sorgulayıcı olmamız gerekli. Mesele ideolojik yani…
(Not: Bu yazı dizi halinde Evrensel Gazetesinde Ocak 2022 tarihinde yayınlanmıştır.)
Bize Ulaşın