Toplumsal Belgeci Fotoğrafın Mihenk Taşı : Lewis W. Hine

//

Sanayi devriminin bütün acımasızlığı ile sürdüğü dönemde henüz çocuk yaşlarındayken bir fabrikada çalışıp, o yaşta çalışmanın ne olduğunu ilk elden öğrenen bir fotoğrafçıdır Lewis Wickes Hine.

Chicago ve New York Üniversitelerinde sosyoloji okudu. 1901 yılında bir göçmen okulu olan New York Ethical Culture School’da öğretmenliğe başlar. 1903 yılında bu okuldaki dersleri fotoğraf ile desteklemek amacı ile fotoğraflar çeker. Fotoğrafçılık için ayrıca bir eğitim almayan Hine, 1904 yılında aynı okulda öğretmenlik yapan Frank Manny’nin teşviki ile Ellis Adasında göçmenleri çekmeye başlar.

Ellis Adası ABD’ye gelen milyonlarca Avrupalı göçmenin giriş limanıdır. Adadaki göçmenlerin zor yaşam şartları ve sonrasında kalabalık gecekondulardaki hayatları ve çalışma koşulları L.W Hine’nın bu çalışmasının odak noktasını oluşturur.

1907 yılında ismi daha sonra Survey olarak değiştirilecek olan sosyal çalışma dergisi Charities and Commons için Pitttsburg Araştırması’na imza atar. Bu çalışma o dönem bir endüstri şehri olan Pittsburg’daki işçilerin çalışma ve yaşam koşullarını fotoğraflar ile belgelemektedir.

Gerek Ellis Adası çalışması gerekse Pittsburg Araştırması aslında fotoğraf açısından yeni çalışmalar değildir. Yeni olan L.W. Hine’nın belgesel fotoğraf açısından bakıldığında bu çalışmalara olan yaklaşımı ve tarzıdır.

L.W.Hine Pittsburg çalışmasından 3 sene sonra, fotoğrafçılık kariyerinin oturduğu en önemli çalışması olan ‘Çocuk İşçiler’ araştırmasına başlar. Bu çalışma Ulusal Çocuk Emeği Komitesi’nin isteği üzerine gerçekleştirilir ve ortaya çıkan fotoğraflar ülkeyi şok eden ürkütücü bir toplumsal belgeci bir esere dönüşür. Dokuma fabrikalarında, madenlerde çalışan, gecenin geç saatlerinde dondurucu soğuklarda sokaklarda gazete satan, yaşları sekiz ile on arasında değişen yüzlerce çocuğun fotoğraflarını çeker. Sadece fotoğraf çekmekle kalmaz notlar alarak da bir çeşit sosyolojik araştırma gerçekleştirir. Çekimler sırasında çok sabırlıdır. Çocukları fabrika çıkışı çekmek için gizlice saatlerce bekler. Bazen kılık değiştirerek (bir rahip kılığında) fabrikalara girer. Çocukların boylarının ölçülerine kadar notlar alır. “Kaç yaşındadır?”, “kaç yıldır çalışıyor?”, “yaşı kaçtır?” gibi notlarla beraber yaklaşık beş bin çocuk işçi portresi oluşturur.

O dönem sanayi devriminin en acımasız yıllarıdır. Çocukların tarlalarda, fabrikalarda, ağır işlerde çalıştırılmasına kimse ses çıkarmaz. Hatta fabrika sahipleri fakir ailelerin çocuklarına iş vermeyi aslında onlara bir iyilik yapıyormuş gibi görürler. Bu tarihlerde , ABD de kayıt altına alınabilen yaklaşık iki milyon çocuk işçi bulunmaktadır. Gerçek sayı bunun çok üzerindedir.

Hine, fotoğraf makinasını toplumsal çalışma sorunlarına zekice, sempatik ve etkin bir biçimde kullanan ilk fotoğrafçı olarak kabul edilir.

Hine’nın çocuk işçiler çalışması belli yaşlarda çocuk işçileri korumaya yönelik bir çocuk emeği kanununun çıkarılmasında etkili olur. Bu çalışma sayesinde Hine, fotoğraf makinasını toplumsal çalışma sorunlarına zekice, sempatik ve etkin bir biçimde kullanan ilk fotoğrafçı olarak kabul edilir.

L.W.Hine ile ilgili çok fazla araştırma ve arşiv ne yazık ki bulunmuyor. Avrupa Kızılayı için yaptığı son çalışmanın ise kayıp olduğu söylenir. Hine için Gutman tarafından yazılmış olan biyografide şöyle der.

1930’larda Hine’ın gerçeküstü bir vizyon geliştirmiştir. Daha önce, insanların daha iyi bir yaşam inşa etmek için hayal kurup düşündüğünü ve çabaladığını görürken, artık bunları makinaların yapmaya çalıştığını görüyordu. Daha önce, insanın makinayı nasıl kullandığını görürken şimdi makinanın insanı nasıl kullandığını görmekteydi

1903 yılında fotoğrafa başladığında 13×18 körüklü bir makina kullanır. Genellikle cam film kullanmıştır. 1930 yılında oğlu ile birlikte yaptığı Empire State Binası çekimlerini safety film kullandığı ilk temel seri olarak bilinmektedir. Bu seri Man at Work olarak bilinen önemli bir çalışmadır. Bu fotoğraflar bugün hala pek çok binanın, mekanın, odanın duvarını süsler.

Öldüğünde fotoğraftan hiç para kazanmamıştır. Oldukça zor şartlarda yaşamını sürdürmüş ancak fotoğrafından ve dünya görüşünden ödün vermemiştir.

Yararlanılan Kaynaklar:

Merter Oral (Toplumsal Belgeci Fotoğraf ve Fikret Otyam Örneği)

1966 yılında Balıkesir’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bursa’da üniversite eğitimini Ankara’da tamamladı. Yaklaşık 30 yıldır finans ve denetim konularında kurumsal iş hayatının içerisinde bulunuyor.
Fotoğraf olan ilgisi, Bursa’da bir fotoğraf stüdyosunda çırak olarak çalışma ile başladı. Özellikle son on yıldır fotoğraf çalışmalarına hız verdi. Birçok eğitim ve atölye çalışmasında yer aldı.
2012 yılında Afrodisyas kazı çalışmalarının belgelendiği ‘Üç Objektiften Afrodisyas’ sergi ve kitabı, 2014 yılında Bolu Kıbrıscık kasabasının belgelendiği ‘Kıbrıscık’ sergisi, aynı yıl ‘Kistik Fibrozis ile Yaşamak’ adlı KF hastalığının bilinirliliğini arttırmaya yönelik sergi ve kitabını gerçekleştirdi. 2015 yılında sokak hayvanlarının konu alındığı ‘Bizim Sokağın Çocukları’
fotoğraf projesini yönetti. Çalıştığı kurumlarda, fotoğraf kulüplerinin kurulmasına ve bu kulüplerde fotoğraf üretimine ve paylaşımına çok sayıda katkı sağladı. Son dönemde çalışmalarının odağını fotoröportaj ve belgesel fotoğraf oluşturuyor.
2013 yılından beri fotoğraf ve fotoğrafçılık konusundaki tecrübelerini çeşitli söyleşilerde paylaşıyor. Fotoğrafına Göz Kulak Ol! kurucularından olup, evli ve bir kız babasıdır.

1 Yorum

  1. Son derece oturaklı bir yazı. Belgesel fotoğrafın öncülerini tanımaya yönelik çok başarılı bir çalışma. Eline sağlık

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Son yazılar: Belgesel Fotoğrafçılık

Gerçekliğin Olağanüstü Cazibesi

Bu yazı, İFSAK Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Grubu’ndan Ahu İncekaralar  https://instagram.com/ahuincekaralar  tarafından yayına hazırlanmıştır. . . .…

Sabine Meyer

Geriye kalan her şey önemsizleşiyor “Everything else pales into insignificance” Sabine Meyer İFSAK Blog görsel kültür…

Fototerapinin Öncüsü: Jo Spence

Fotoğraf  insanoğlunun deneyimlerini ifade etmek için kullandığı güçlü bir duygusal araç olagelmiştir. 19. yüzyılda fotoğrafın icadından…

Post Belgesel Fotoğraf

Belgesel Fotoğrafın Değişen Sınırları Geleneksel belgesel fotoğrafın ardılı olan post belgesel fotoğraf, öncelinin ontolojik ve epistemolojik…