Bu yazı, İFSAK Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Grubu‘ndan Zuhal Ateş tarafından hazırlanmıştır.
. . . . . . . . . . . . .
Annemarie Schwarzenbach, 23 Mayıs 1908’de Zürih’te, İsviçre’nin Almanca konuşulan bölgesinde dünyaya geldi. Zengin Zürih Schwarzenbach sanayici ailesinden geliyordu. Babası Alfred Emil Schwarzenbach zengin bir sanayiciydi ve dünyanın en büyük ipek üreticilerinden biriydi. Zürih yakınlarındaki Thalwil’de ve yurt dışında ipek dokuma fabrikaları vardı. Annesi Renée Schwarzenbach-Wille, Birinci Dünya Savaşı sırasında İsviçre Ordusu’nun başkomutanı olan General Ulrich Wille’nin kızı ve gazeteci François Wille ile yazar Eliza Wille’nin torunuydu. Sağcı popülist bir politikacı ve yayıncı olan İsviçreli James Schwarzenbach onun kuzeniydi. Annemarie’nin Robert-Ulrich adında bir ağabeyi, Suzanne adında bir ablası ve Hans ve Alfred JR adında iki küçük erkek kardeşi vardı.
Aile 1912 yılında Zürih’ten, Annemarie’nin büyüdüğü Zürih Gölü’ndeki Horgen yakınlarındaki Bocken malikanesine taşınır. Annemarie 1923 yılına kadar aristokratlara özel bir eğitim aldı: Ata binmeyi, piyano çalmayı, sosyal kutlamalarda nasıl davranılması gerektiğini ayrıntılı bir şekilde öğrendi. 1923/24 yıllarında Zürih’te Dr. Götz-Azzolini’nin devlet okuluna ve 1925 sonbaharından itibaren Aşağı Engadine’de Fetan’daki Hochalpine Töchterinstitut’a devam etti. 1927 sonbaharında mezun olan Annemarie, Zürih Üniversitesi’nde iki dönem öğrenim gördükten sonra, iki dönem de Paris’te tarih, felsefe ve psikoloji okudu. Nisan 1931’de 23 yaşında Zürih’teki eğitimini “Orta Çağ ve modern zamanlarda Yukarı Engadine’in tarihi” üzerine bir tezle tamamladı. Aynı zamanda İsviçre’de ilk romanı olan “Freunde um Bernhard”ı yayımladı. Bu çalışması büyük beğeni topladı.
Fotoğrafçı, Gezgin, Yazar, Gazeteci ve Kuir
Üniversiteden sonra 1931’de Annemarie, Berlin’in bohem gece hayatına karıştı. Buradaki Bohem sosyete onun çift cinsiyetli cazibesinden çok etkilendi. Uzun boylu, ince yapılı, erkek saçı kesimli ve erkek kıyafetleri giyen görüntüsü kafa karışıklığına yol açıyordu. Bir arkadaşına göre tehlikeli bir şekilde yaşıyor, sık sık içiyor ve neredeyse hiç uyumuyordu. Münih’te Alman yazar Thomas Mann’ın çocukları Klaus ve Erika Mann ile yakın temas halindeydi. Morfinle ilk deneyimleri de bu dönemde gerçekleşti. Çok sayıda kadın sevgilisi oldu, yakın arkadaşı olarak kalan Erika Mann ile kısa süren ilişkisi oldu. Schwarzenbach’ın annesiyle ilişkisi, kısmen anti-faşist tutumu nedeniyle çok gergindi. 1933’ten sonra Schwarzenbach/Wille ailesinin bazı üyeleri, İsviçre ile Nazi Almanyası arasında yakınlaşmayı savunan “İsviçre Cephesi”ne sempati duyarken, Annemarie Schwarzenbach’ın arkadaş çevresi içinde Almanya’dan çok sayıda Yahudi ve siyasi göçmen vardı.
1933’ten sonra kısmen göçmen hayatı yaşadı ve çeşitli ülkelere seyahat etti. Sürgünde Klaus Mann tarafından çıkarılan bir edebi dergiye çoğu zaman destek verdi.
Klaus Mann ile Annemarie Schwarzenbach, 1933’te fotoğrafçı Marianne Breslauer ile ilk gazetecilik gezisini İspanya’ya yaptı.
‘’Annemarie Schwarzenbach, 15-26 Ekim 1933 tarihlerinde İstanbul, sonrasında sırasıyla Ankara (26 Ekim 1933), Kayseri (Kasım 1933) ve Konya’da (3 – 7 Aralık 1933) bulunmuş, 8 Aralık’ta Halep’e varmıştır. Türkiye’ye dair gözlem ve izlenimlerini, bulunduğu şehrin başlığı altında aktarmaktadır. Fakat Ankara’da görmeye gittiği Hüseyin Gazi Türbesi (20 Kasım 1933) için ayrı bir başlık açmıştır. Günlük, Bağdat seyahatinden aktarımlarıyla sonlanmaktadır. Yazdıklarını, 1935 yılında Winter in Vorderasien- Tagebuch einer Reise başlığıyla kendisi yayınlatmıştır.’’ (https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1173905)
Annemarie Schwarzenbach’ın Winter in Vorderasien – Tagebuch einer Reise Başlıklı Seyahat Günlüğünde Türkiye Tasviri ∗ Melda Keser bu çalışmasında Annemarie’nin Türkiye üzerine yazdıklarını değerlendirmektedir.
1934 yılında önce İran’a sonra Moskova’ya gider ve burada Klaus Mann ile Sovyet yazarlarının ilk Tüm Birlik Kongresi’ne katılır.
1935’te Annemarie Schwarzenbach İran’a döner ve lezbiyen yönelimine rağmen orada kendisi gibi eşcinsel olan Fransız diplomat Claude-Achille Clarac ile evlenir ve bu evlilik nedeniyle Fransız diplomatik pasaport sahibi olur. Bu evlilik, her ikisi içinde bir kamuflaj olması gayesi ile yapılmıştı. Annesi evliliğini tasvip etmedi ve damadı ile asla görüşmedi.
1937’de, bir yıl önce Kırgızistan’da Han Tengri’ye tırmandıktan sonra hayatını kaybeden İsviçreli dağcı Lorenz Selahaddin hakkındaki kitabı için Moskova’da araştırma yaptı.
Bu özgür yaşamı Hitler’in yükselişiyle birlikte sona erdi. Seçkin ailesinin sempatisine rağmen Annemarie kendini anti-faşist aktivizme adadı. Anti-faşist yazarların yayınlarını finanse etti ve Avrupa’da faşizmin yükselişini belgelemek için fotoğraf makinesini eline aldı. Belki de bu dönemin en dikkate değer fotoğrafları Annemarie’nin 1938’de Viyana’da çektiği Hitler Gençliği fotoğraflarıdır. Aynı yıl, fotoğrafçı arkadaşı Barbara Hamilton-Wright ile Kuzey Amerika’ya gitti ve Hitler’in gençlerinin yaşamlarını fotoğrafladı.
İsviçreli yazar Ella Maillart ile Haziran 1939’da Ford V8 91A Deluxe ile İstanbul, Trabzon ve Tahran üzerinden karadan Afganistan’a gitti. Eylül ayında İkinci Dünya Savaşı çıktığında Kabil’deydi. Schwarzenbach birkaç hafta hastaydı ve ardından yaşadığı uyuşturucu problemleri nedeniyle Maillart’tan ayrıldı.
Haziran 1940’ta Annemarie’nin hayatı cehenneme dönmeye devam etti. Partneri Margot von Opel ile New York’a doğru yola çıktığında psikotik ataklar, intihar teşebbüsleri ve müşahede altına alınmalar birbirini takip etmeye başladı. Burada Klaus ve Erika Mann kardeşlerle New York’ta tekrar bir araya geldi. Orada ayrıca Schwarzenbach’a sırılsıklam âşık olan yazar Carson McCullers ile tanıştı, duygularına karşılık vermedi, ancak Amerika Birleşik Devletleri’nde kaldıkları süre boyunca McCullers’la arkadaş kaldı ve McCullers’ın ilk romanı The Heart Is a Lonely Hunter hakkında birkaç olumlu eleştiri yazdı. Kasım ayında babası öldü ve zaten kırılgan olan sağlığı daha da kötüleşti ve bir başka intihar girişiminden sonra bir psikiyatri hastanesine yatırıldı. ABD’yi derhal terk etmesi şartıyla serbest bırakıldı. Şubat 1941’de Lizbon üzerinden İsviçre’ye döndü. Annesinin teşvikiyle Nisan ayında muhabir olarak Lizbon’a gitti ve oradan da Belçika Kongosu’na geçerek birkaç ayını bir plantasyonda geçirdi. Orada “Ağacın Mucizesi” adlı bir roman yazdı. Bir casusluk şüphesinin ardından Mart 1942’de Afrika’dan ayrıldı ve Lizbon üzerinden kocasının bu arada konsolos olarak çalıştığı Fas’a gitti. Temmuz 1942’de Sils’e geri döndü ve Afrika taslağı üzerinde çalışmaya başladı. 6 Eylül’de Sils yakınlarında başından yaralanmasına neden olan ciddi bir bisiklet kazası geçirdi. 15 Kasım 1942’de 34 yaşında Engadine’deki Sils’te öldü.
Çevresinin standartlarına uymaması ve bununla ilgili ailesiyle de sürekli çatışma halinde olması Schwarzenbach’ın bilinen en genel özelliklerinden biridir. Nitekim Schwarzenbach’ın annesi, kızının ölümünden sonra, kendince onun itibarını korumak amacıyla, geride kalan yazılarının ve çalışmalarının büyük bir kısmını yok etmiştir. Fakat yakın bir arkadaşı beş bin adet negatifi kurtarmış ve saklamıştır.
Schwarzenbach, ölümünden sonra unutulur; fakat 1987 yılında hakkında yeni çalışmalar yapılmaya başlanmasıyla tekrar hatırlanmıştır. Bu tarihten itibaren, Schwarzenbach’ı veya eserlerini konu eden çalışmalar hız kesmeden artmış, 1990’lı yılların başlarında; özellikle feminist sanatçılar arasında kült bir kişilik halini almıştır. Üç yüz makale yazmayı ve beş bin fotoğraf çekmeyi başararak son derece üretken bir sanatçı olmuştur.
Annemarie Schwarzenbach’ın mirası Bern’deki İsviçre Edebiyat Arşivi’nde bulunmaktadır.
Schwarzenbach’ın doğumunun yüzüncü yıldönümü münasebetiyle 2008’de Zürih’teki Strauhof’ta ve 2020’de Zentrum Paul Klee’de olmak üzere, fotoğrafları ve metinlerinden oluşan çeşitli sergiler düzenlendi. Ayrıca, ölümünün yetmiş beşinci yıl dönümü vesilesiyle, fotoğrafları 2017’den bu yana İsviçre Edebiyat Arşivleri’nin çevrim içi platformunda serbestçe erişilebilir durumda (https://ead.nb.admin.ch/html/schwarzenbach.html)
Bu fotoğraflar Annemarie Schwarzenbach tarafından 1930’lu ve 1940’lı yıllarda Avrupa, Afrika, Amerika ve Asya’da çekilmiş seyahat fotoğraflarıdır. Annemarie tarafından Türkiye seyahatlerinde çekilmiş yüzlerce fotoğraf burada erişime açıktır.
Annemarie Schwarzenbach’ın mezarı İsviçre’deki Horgen Mezarlığı’nda bulunmaktadır.
Yaşatılan bir facebook sayfası mevcut ;
https://www.facebook.com/p/Annemarie-Schwarzenbach-100063746383281/
Bir Kadını Görmek ve Lirik Novella
Annemarie ölümünden yıllar sonra değeri anlaşılmış çok yönlü bir sanatçıdır. Stiliyle Givenchy’ye ilham olan sanatçı LGBT+ kültürel mirasının bir parçası haline gelmektedir. Yaşamı bize iki dünya savaşı arasındaki dönemde eşcinselliğini özgürce yaşayabildiğini ve entelektüel ortamlarda kabul gördüğünü gösterdiği gibi non-binary ve trans kimliklerin yeni icat olmadığını ve yeni ortaya çıkmadığını da gösteriyor.
Bugün ülkemizde LGBT+ ların karşı karşıya oldukları yaşamsal tehditlerin varlığında ana akım bir medya olan Doğan Yayıncılık tarafından Cumhuriyetin 100.yılında yazarın kitabının Türkçeye çevrilmesini önemsiyorum.
Menekşe Toprak tarafından dilimize çevrilen BİR KADINI GÖRMEK VE LİRİK NOVELLA 2023 Haziran ayında ilk baskısını yaptı. Kitapta Annmarie’nin iki uzun hikâyesi yer almakta. İki ayrı kitap olan hikâyeleri yayınevi tek kitap olarak basma kararı almıştır.
Bu kitap Annemarie’nin ülkemizde basılan ilk eseri değildir, Annemarie Schwarzenbach tarafından yazılan son kitap “İran’da Ölüm” İkaros Yayınları tarafından okurların beğenisine sunulmuştur.
Bir Kadını Görmek hikâyesinde, hiçbir yerde kendini evinde hissetmeyen yazarın en çok evinde hissettiği yer olan Engadine’de geçer, kadın kadına aşkı şiirsel bir dille anlatır. Annemarie Schwarzenbach henüz 21 yaşındadır, kadınlara olan aşkını açıkça itiraf eder.
Lirik Novella’da Berlin’de diplomat olmak için üniversiteye giden genç bir adamın bir varyete şarkıcısına duyduğu aşkı ve sorumluluk alması gereken noktada ondan kaçmasını anlatır. Hikâye ben diliyle yazılmıştır ve hayata bakışı o kadar kırılgan ve erkekçe değildir ki metin bu yönüyle yayınlandığında eleştirilir. Bu eleştirilere Annemarie’nin cevabı şöyledir: ’’Aslında bu hikâyenin tam doğru anlaşılabilmesi için ana kahramanın bir delikanlı değil de genç bir kız olduğunu itiraf etmek gerekirdi.’’
Menekşe Toprak Annemarie için kitabın önsözünde şöyle söylemektedir:
’’Her şeyden öce, yüz yıl öncesinden başlayan kadınca bir karşı koyuşu, bireysel direnmeyi anlatır Schwarzenbach. Erkek egemenliği altındaki bir dünyada, her ne kadar “erkek” gibi görünmeyi seçse de, yine de eril sesten ayrılan metinlerin yazarı, kadına ve kadınca olana ışık tutan bir anlatıcı o. Sadece romanlarıyla değil, gezi yazıları, çektiği fotoğraflarla da geçmiş yüzyılın Avrupa’sına ve Avrupalının Doğu’yla olan ilişkisine belki de ilk kez kadın gözüyle bakmış bir entelektüel.’’
Annemarie Schwarzenbach’ın yaşamı günümüzde her türlü özgür, bireysel seçimimizi ve yaşama sevincimizi bastıran ataerkiye karşı direnç göstermek gerektiğine olan inancımızı güçlendirmektedir.
Korku mu? O zamanlar bu yeni duygunun ne olduğunun farkında bile değildim. Daha sonra, beni ezip geçtiğinde ve neredeyse dibe çektiğinde anladım. Ve o zamandan beri, isimsiz bir korku, bu ülkenin büyük, renkli çölünün üzerinde, bazen mutlu, bazen korkunç anılarımın üzerinde bir duman bulutu gibi asılı kaldı.
– Annemarie Schwarzenbach (https://www.makingqueerhistory.com)
Bize Ulaşın