Bu yazı, İFSAK Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Grubu‘ndan Ayten Ünal tarafından hazırlanmıştır.
*********
“Kadının ne işi varmış canım sahnede… Yakışır mı bizim gibi kadına öyle sahnelerde rol kesmek… Ne kadını, ne sahnesi, alın karakola…”
“Afife o sahneye çıkmayacaksın... Ben kızı artist oldu dedirtmem. O kapıdan çıkarsan bir daha dönemezsin!”
Afife Jale (1902- 1941)
Türk ve Müslüman kadınların sahneye çıkmasının yasak olduğu dönemde Afife Jale sınır tanımadı. Bundan yaklaşık 101 yıl önce sahneye çıktı. Zamanın ruhunun devrimcisidir aynı zamanda.
O dönemde Osmanlı’da tiyatro yarım yüzyıllık geçmişe sahipti. Çok ilgi gören tiyatro şehzadenin sünnetinde binlerce kişi tarafından izlenmişti. O dönemde oyuncuların çoğu Ermeni’ydi.
O, geçen yüzyılın cesur, kadın sanatçısıydı. İlki gerçekleştirdi. Sahnelerin öncüsüydü. Sahneye çıkan ilk Müslüman Türk kadınıydı.
Tüm sanat disiplinleri arasındaki büyülü bağ nedeniyle ilham kaynağıdır Afife Jale. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin önündeki tüm (kendimiz dahil) engelleri kaldırmak için gücümüzü onlardan alarak çalışıyoruz.
Dönemin konservatuarı olan ve sonrasında varlığını Şehir Tiyatroları olarak sürdüren Dârülbedâyi’de, hem eğitim gördü hem de oyunlarını sahneledi. 1920‘nin 22 Nisan gecesi Kadıköy’deki Apollon Sineması (sonra Hale, en son Reks Sineması)‘nda Hüseyin Suat‘ın “Yamalar“ adlı oyununda Emel rolüyle ilk kez sahneye çıktı. “Jale” (çiğ damlası) takma ismini kullandığı için “Afife Jale” adıyla tanındı.
Afife, bu geceyi 6 yıl sonra Refik Ahmet Sevengil’e şöyle anlatacaktı.
Hayatımda mesut olduğum ilk gece. Sanatın ruhuma verdiği güzel bir sarhoşluk içindeyim. O piyeste güzel bir sahne vardı. Rolde taşkın bir halde ağladım, ağladım, sahiden ağladım. Alkış alkış alkış. Perde kapandı. Açıldı. Bir daha açıldı. Bana çiçekler getirdiler.
Muharrir (yazar) Hüseyin Suat bey kuliste bekliyormuş. Beni çıkarken durdurdu. Alnımdan öptü. “Bizim sahnemize bir sanat fedaisi lazımdı. Sen işte bu fedaisin“ demişti.
Ancak bu süreç, Türk ve Müslüman kadınların sahneye çıkma yasağı nedeniyle sürekli zorluklar ve baskılarla geçti. Sergilediği “Tatlı Sır”, “Odalık” adlı oyunlar sırasında Şehir Tiyatrosu sürekli baskına uğradı. 27 Şubat 1921’de, Dahiliye Nezareti’nin bir buyruğu ile Darülbedayi’nin yönetim kuruluna “Müslüman kadınlar kesinlikle sahneye çıkmayacak” bildirisi verildi. Bu bildirinin ardından Afife’nin görevine son verildi. Afife polis tarafından tutuklanarak, defalarca sorgulandı.
Filmde söylendiği gibi “Dinini, milletini, namusunu inkar ederek sahnelere çıkacaksın ben de özel bir mektuba eyvallah diyeceğim…”
Afife Jale, Dahiliye Nazırına (şimdi İçişleri Bakanı) “bizimle böyle konuşamazsınız“ diye haykırır. Tokat yer. Bu daha başlangıçtır.
Ardından yatağa düşer, şiddetli baş ağrıları başlar. Suriyeli bir eczacı tarafından tavsiye edilen morfin tedavisi; morfin bağımlısı olması; derin yalnızlıklar; kimsesiz ve tiyatrosuz kalması…
Selim İleri’ye göre; eğer tiyatroda istediği bir yere gelip, tiyatro camiası onu kollayabilseydi Afife’nin uyuşturucuya belki de ihtiyacı olmayacaktı.
1923 yılında ve Cumhuriyet’le birlikte Türk kadınının sahne yasağı kaldırılınca özgür bir şekilde oyunculuk yapar. Yalnız eski çalıştığı Darülbedai/Şehir Tiyatrolarına küskündür. Anadolu’da turnelere çıkar.
Afife’nin, eşi Selahattin Pınar’la Atatürk ile sohbetlerinden hilafetin kaldırılması kararına da vesile olduğu anlatılmaktadır.
Yüzyılın Aşklarından “Afife Jale ve Selahattin Pınar“
Uygarlık tarihi biraz da aşkların tarihidir… Dikensiz gül bahçesi değil, yaşanmış, işlenmiş bir kanaviçedir de…
Can Dündar: Yüzyılın Aşkları Belgeseli
Onların dönemi İstanbul‘da muhafazakarlığın da dönemiydi. Sanatla ilgilenmek, sanatçı olmak gayrimüslimlerin yapabileceği bir uğraştı.
Yeğeni Altın Pınar’ın aktardığına göre; Selahattin Pınar da babasının “Selahattin çalgıcı oldu“ tabirine, ”Babacığım ben çalgıcı değilim, sanatçıyım“ diye karşılık vermiş, “Bir gün gelecek benim adımla anılacaksınız“ diyerek rest çekmiş bir sanatçıdır.
Acılarını birbirleriyle dindirmeyi denediler. Ama olmadı. Bir süre mutlu yaşadılar. Ama iki mutsuzdan mutluluk çıkmazdı. Onların aşkından geriye ne mektup, ne nikah fotoğrafı kaldı. Sadece yüzyıla damgasını vurmuş aşk hikayesiyle besteler ve ilkleri gerçekleştirmenin onuru kalmıştı.
“Bir bahar akşamı rastladım size
Sevinçli bir telaş içindeydiniz
Derinden bakınca gözlerinize
Neden başınızı öne eğdiniz
İçimde uyanan eski bir arzu
Dedi ki yıllardır aradığın bu
Şimdi soruyorum büküp boynumu ah
Daha önceleri neredeydiniz”
Afife’yi araştırırken, Yüzyılın Aşkları belgeselinde Selahattin Pınar’ın yeğeni Altın Pınar’ın anlattıklarından bu aşk hikayesinin dolaylı tanığı da oldum. Zeki Müren’in sesinden “bir bahar akşamı rastladım size” şarkısını dinlerken bende demlenmiş olan bu hayat ve aşk hikayesini yazıyorum:
Fuat Edip’in 19 yaşında gördüğü bir rüyanın peşinde yıllar sonra gördüğü kıza yazdığı güfte besteci/ tambur Selahattin Pınar’ın şarkısı olur. Ve hayatının bir parçası. Hafız Burhan’ın Kuşdili Çayırı’nda verdiği bir konserde tanışmalarıyla bir görüşte birbirlerine aşık olurlar Afife Jale’yle Selahattin Pınar. Afife; o gönül adamına Selahattin’e, bestelerini çok beğendiğini söyler…
Afife’yle Selahattin 1929‘da evlenirler. Önce La Martin Caddesinde, sonra da Fatih’de bahçeli bir evde yaşarlar. Bahçelerinde enginar yetiştirip, kendisinin değil diğerinin enginarlarını beğenirler. Aşkı tarif ederken kişilik sürtüşmelerinde birbirlerinin lehine sürtüşerek tarif ederler. Afife çocuk resimleri gibi şiir yazar (özel olan politiktir). Ve başka bir aşkın mümkün olduğunu gösterirler.
1935’de Afife’nin uyuşturucu bağımlılığı gündeme gelir. Sonra Selahattin de morfinin kucağına düşer. Afife “Seni de aşağıya çekiyorum. Terket beni ya da bırak beni gideyim” der. Onlarınki gibi birbirleriyle dayanışan iki yalnızın şevkati kalp ağrısıdır.
Sevdiceği canından düşen parçayı bırakır. Aşkları bitmeden evliliklerini bitirirler. ”Nerden sevdim o zalim kadını“ şarkısını yapar Selahattin Pınar. Bu kez de dostluklarla ayakta kalmaya çalışır. Kimsesiz kalan Afife de parklarda yatmaya, aşevlerinde karnını doyurmaya başlar.
Birçok yerde anlatılan hikaye hemen hemen aynı. 39 yaşında yalnız Balıkçı Rum Hastanesi’nde vefat eden Afife’nin cenazesinde yalnızca dört kişi katılır (cenaze fotoğrafından anlıyorum). Selim İleri, Afife’nin hikayesini senaryolaştırırken filmin oyuncularından Gülsen Tuncer‘le mezarını aradıklarını ve bulamadıklarını anlatır.
Aşklarını ve bu iki yalnız sanatçıyı tabii anacağız. Ama onu yani Afife’yi Selahattin Pınar’ın gözünden, Görme Biçimleri kitabında John Berger’in anlattığı gibi, o yanılsamaya düşmeden “nesneleştirmeden“, “ötekileştirmeden“ anlayacağız.
Afife doğruları, yanlışları ve tutkularıyla içsesine göre yaşar. Ve Türkiye tarihinde öncü bir kadın olarak adını altın harflerle yazdırır.
Afife Jale’nin Ardından…
– Afife Jale Tiyatro Ödülleri
Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri, Türk kadınlar için tiyatro sahnesinin önünü cesurca açan Afife Jale’nin adını yaşatmak ve Türk Tiyatrosu’nun gelişimine destek olmak için 1997 yılından beri veriliyor.
En son 23. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri 2019 yılında dağıtıldı.
“Haldun Dormen Özel Ödülü” Alice Müzikali ekibine; “Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü” Berkun Oya’ya; “Yapı Kredi Özel Ödülü” Rüştü Asyalı’ya; “Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü” ise Ahmet Levendoğlu’na verildi.
Ödüllere 2019 yılında yeni kategoriler eklendi. Afife Jale Ödülleri’nde “Yılın En Başarılı Oyunu” ödülü Krek tarafından sahnelenen “Dünyada Karşılaşmış Gibi” oyununa verilirken, “Yılın En Başarılı Yönetmeni” ise “Fotoğraf 51” oyunuyla Çağ Çalışkur oldu.
“Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu” ödülüne Fotoğraf 51 oyunundaki performansıyla Funda Eryiğit layık görülürken; “Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu” ödülünü de “Dünyada Karşılaşmış Gibi” oyunundaki performansıyla Öner Erkan aldı. “Yalnızlar Kulübü”ndeki rolüyle Ceren Taşçı “Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu” ve Eylül oyunuyla Uğur Kanbay “Yılın En Başarılı Genç Kuşak Sanatçısı” oldu.
– Afife Jale’nin Anlatıldığı Biyografik Filmler
1987‘de senaryosunu Selim İleri ile Nezihe Araz‘ın yazdı ve fotoğraf sanatçısı Şahin Kaygun yönetmenliğini yaptığı ilk “Afife Jale” filmi. Filmde, Müjde Ar (Afife Jale), Tarık Tarcan, Macit Koper, Alev Sezer, Gülsen Tuncer, Şahika Tekand ve Münir Özkul rol aldı. Görüntü yönetmenliğini Erdoğan Engin, müziklerini Atilla Özdemiroğlu yaptı.
Tarihsel aksesuar kulanımı ve görsel zenginliğiyle takdir edilesi bir film. Bir çağ filmi özelliklerini içeren film, Osmanlı’nın son dönemleriyle sahneye çıkan ilk Müslüman Türk kadını olan ve yaşamını uyuşturucu batağı içinde, bir akıl hastanesinde yitiren Afife Jale’nin dramını anlatır. Oldukça başarılı bir dönem ve biyografik olan bu filmi tavsiye ederiz.
Afife, film olarak ikinci kez beyaz perdeye aktarılır. Aslı Bekiroğlu, İdil Fırat, Mert Fırat ve Selim Bayraktar’ın oyuncu olarak yer aldığı filmin yönetmeni Emir Khalilzadeh olur. 2020‘de çekilen filmin Aralık 2021‘de gösterime girmesi bekleniyor.
– Afife Jale’ye Saygı Sergisi
Afife Jale’ye Saygı Sergisi de Afife’yi yaşatma etkinliklerinden. Afife Jale Ödülleri’nin yirminci yılında, başarılı olmuş yirmi kadın oyuncu da Afife Jale rolünde onu yaşatmak için poz verdi.
Afife Jale gibi kendi çağının ötesinde bir sanatçının izinde olan kadın sanatçılarla zenginleşti ve yoluna devam etmekte. Afife Jale gibi yürekli, inançlı, kararlı kadın sanatçıların omuzunda yükselmeye ve hayata dokunmaya devam ediyor.
Yirmi kadın sanatçı onun için aldıkları ödüllerle üzerine içerik katıp derinleştirdi. Bu sanatçılar:
Yıldız Kenter, Tilbe Saran, Sumru Yavrucuk, Işıl Yücesoy, Ayda Aksel, Şebnem Köstem, Rozet Hubeş, Dolunay Soysert, Zuhal Olcay, Hikmet Körmükçü, Ayça Bingöl, Mine Tugay, Gencay Gürün, Defne Harman, Ahu Türkpençe, Esra Bezen Bilgin, Zerrin Tekindor, Aslı Yılmaz, Zeliha Berksoy, Merih Tangün (Jüri Başkanı).
– Afife Jale Tiyatro Oyunları
Aşkın, gururun, fedakarlığın hikayesi Afife Jale Tiyatro oyunu başta İzmir olmak üzere pek çok yerde sahnelendi.
Tek kişilik performans ile oyuncu Aslı İktu; “Afife’nin hastane odasındaki yalnızlığını, sıkışmış hayallerini, direnişlerini, hatıralarını ve dayanılmaz ağrılarıyla ayakta kalmaya çalışan; can yakan hikayesini” sahneye taşıdı. Cem Kenar yazdı ve yönetti.
Yine İstanbul Şehir Tiyatroları, Afife Jale’nin doğumunun 100. yıldönümünde Ahmet Sami Özbudak’ın yazdığı “Hayal-i Temsil, Afife ile Bedia” adlı oyunu Yiğit Sertdemir’in yönetmenliğinde sahneledi. Afife’yi Şebnem Köstem ve Bedia’yı Hümay Güldağ canlandırdı. Oyunda Yiğit Sertdemir, onların hikâyesini anlatan makyör Dikran Efendi’ye ve hayatlarına giren tüm erkeklere hayat verdi.
– Afife Jale Bale Suiti
Turgay Erdener’in besteleyip Beyhan Murphy’nin koreografisini yaptığı “Afife Jale Bale Suiti” ilk olarak Ankara Opera ve Balesi Modern Dans Topluluğu ve Devlet Opera Balesi Orkestrası tarafından İstanbul’da 1998 yılında sergilendi.
– Afife Jale Tiyatro Sahnesi
Ortaköy’de bulunan Afife Jale Tiyatrosu ve Sahnesi’nde her sezon pek çok oyun sahneleniyor.
Son Söz:
Herkesin doğrusu kendine doğru!
Önce insanın iç sesi, sonra da yaşadığı dönem ne çok şeyi etkiliyor.
İlklerin yeri hepimizde olduğu gibi toplumda da özel bir yer.
Onun; Afife’nin tiyatrodaki yeri de tartışmasız çok özel! Unutulmaz! Öncü! Devrimci!
Afife Jale, hayatının son döneminde pek çok acı çekti. Hayatta ilkleri gerçekleştirmenin, farklılığın, yeniliğin çoğu kez kadınlara bir bedel ödettirdiği gibi hayatıyla bedel ödemiş olan Afife Jale‘yi kendi sözleriyle anmak ona, sanatına en güzel selam gönderme ve anmadır diye düşünüyoruz.
Beni acıyarak değil, düşünerek, severek, kucaklayarak hatırlayın. Tiyatro varsa ben varım!
Ve içtenlikle sanata, Afife’lere saygı ve sevgimiz varsa pandemi koşullarında var olmaya çalışan sanatçılara, tiyatrolara bir biletle, dayanışmayla destek olabiliriz.
Çünkü dayanışma yaşattığı gibi, var olmayı ve dik durabilmeyi sağlar.
Kaynaklar:
Yüzyılın Aşkları: Afife Jale ve Selahattin Pınar (Can Dündar belgeseli)
Nefis bir yazı sevgili Ayten,
Evet severek anlayarak yazılmış; araştırarak kucaklayarak yazılmış…..
Afife jale “geçiciliğin güzelliğinde” yaşamış, siz onu kalıcı kılanlara katılmışsınız; ne güzel!
sevgilerimle…