Bu gece insanlar uykudayken acaba hangi soğuk boş bir duvar daha sanata kavuşacak diye hiç düşündünüz mü? Dün önünden geçtiğiniz duvarı hiç fark etmezken sabah uyanıp da, yine önünden geçerken gözünüz takıldı mı? Eğer bunlar aklınıza geliyorsa ve fark edebiliyorsanız, hoşunuza gitse de gitmese de birileri ellerinde boyalarla, tuval olarak kullandıkları duvarlara yeni boyutlar kazandırmış demektir. İzlettikleri resimlerde teknik olarak çok detaya inemeseler de hız çarpı zaman bağlamına bir de anlam ve düşünce katmaya çalışmaları yine de dikkate değer.
Giderek yaygınlaşan hatta başa çıkılamayan bu durumun başrolünde ise 20.yüzyıl başlarında temsil anlayışına dayanan izlenimcilere karşı bir tepki olarak ortaya atılan Kübizm vardır. Fransız bir sanat akımıdır ve nesne yüzeyinden konuyu anlatmaya çalışır. Anlamı, geometrik şekiller yoluyla vurgular ve farklı açılardan ele alır. Pablo Picasso (1881-1973) ve Georges Braque (1882-1963) bu akımın en büyük isimleridir, zira bu akım ismini de Georges Braque’ın tablolarındaki küçük küplerden almıştır. Kübist’ ler görme duyusu yerine aklın hükmüne ve aklın gücüne dayanan eserler ortaya çıkartmak istiyorlardı. Hacimlerin duruşlarından yararlanarak ve ressam Paul Cezanne’ın izinden giderek bu akımın temelini sağlam bir biçimde atmaya çalışıyorlardı. Aynı alanda ve bu konu üzerine çalışmalarında Braque ile Picasso, biçimleri tuvalin üzerine kademeli sıralayarak üst üste yerleştirdiler ki bu şekilde gerçeği gördüğümüzün dışında olduğu gibi göstermekti.
Yer değiştirmeden bir cisme baktığımızda onu durduğumuz taraftaki görüş açımızla bir kısmını veya bir yüzünü ancak görürüz. Kübistler ise baktıkları nesnelerin çevresinde gezinir gibi alt, üst ve tüm cephesi görünür bir şekilde resmederler. Bu resmedişte temiz bir anlatım verebilmek için karmaşık yapısal çizgiler yerine nesneyi akla getirici bağlamsal parçaları veya özellikleri gösterdiler. İnsanı resmederlerken yan profilden bakıldığında diğer göz gerçekte görülmez ama görmeye değil akla dayandığı için nerden bakılırsa bakılsın iki gözlü göstermek kübizmin kalıplarıdır. Ya da yukardan aşağı genişleyen yeşil renkte bir üçgenin ağacı temsil etmesi gibi.
Bu türlü temsillerin çizilmesi ile aklın gücünü ortaya koyan çalışmalar kübizmi ortaya çıkartan ve savunan sanatçıların tuvallerinde görülür. Hatta öyle ilerledi ki bu temsiller nesnelerin tüm yüzeylerini defalarca kez açıp tüm katlarını göstermeye çalışmak, küçücük yüzeylere bölerek, kenar çizgilerini kırmak gerçek bir oyun haline geldiğinde neyin resmini yaptıklarını anlamak bile zorlaşmıştı. 1911’e doğru Braque ve Picasso bu eserleri ortaya koyarken o sıralarda Avrupa’nın başka merkezlerinde doğmakta olan soyut sanata çok yaklaşmışlardı. İlerledikleri zaman içerisinde Kübistler, gerçeği tamamen özgün bir biçimde resim sanatına almak amacını güttüler ki bu onların gelişimini sağlıyordu. Gerçekçiliği de abartarak tuvalin üzerine nesneler yapıştırarak sundular tablolarını. Bu tabloların üzerinde gazete kâğıtlarından irili ufaklı faklı nesneler görmek mümkün olmaya başladı. Bu sayede de farklı yerlerde anılıp geçen metaları aynı zaman ve uzamda birleştirerek sanatlarını gerçekliğin ifade edilmesi esasına dayandırdılar. Bunları yapmaya çalışırken de eserleri karmakarışık olgularla dolmaktaydı. Bu karmaşa içinde geometrik çizgilere yer verirken doğal renk ve ışık duygusunu kaybettirmişlerdir. Empresyonistlerin aksine, ilim yoluyla değil sanat yoluyla sanata varmak prensibini seçerek, tabiatı da yepyeni bir anlayışla değerlendirmişlerdir. Ve böylece kübistler sanatı duygudan çok, düşüncede aramışlardır.
Geldikleri noktada artık tüm nesneleri göründükleri gibi değil görünmedikleri yanlarıyla almayı başarabilmişlerdi, en azından sanat felsefesi olarak. Üçüncü (görünmeyen) ve dördüncü (zaman) boyutlarının tuvale yansıtılması, perspektifin göz aldatması olmadan resmin kendine ait teknikleriyle sunulmaktaydı. Ve biçimsel özellikler ressamın tekeline indirgenmişti. Resimde düşünülen, algılanılanın önüne geçmişti. Belki de savundukları gibi gerçeği gördüğümüz gibi değil de olduğu gibi gösterebilmişlerdi. Bu yüzdendir belki de sokak duvarlarında ki eserlerin biçimsel olarak kübizm seçilmesi ki bu karmaşık tarzda hem şekillerle hem de yazılarla süslü sunulabilme özgürlüğünü sanatçıya verebilmiştir.
Bize Ulaşın