Nepal, Mumbai Seyir Defteri (Yaz 2024)

//

Bölüm 02, Nepal, Katmandu

30Haziran 2024 – Pazar

Uçak zamanında kalkıyor. Beş saate yakın uçuş olacak. Yapabilirsem biraz kestirmek istiyorum fakat Nepalli kalabalık kadın grubu bütün uçuş boyunca yüksek sesle konuşunca çok mümkün olmuyor. Uçak gecikme yaşamadan iniyor. Artık Katmandu’dayız. Kapıda vize olayı bu sefer kolay oluyor. Bir görevlinin yardımı ile kiosktan bilgilerimizi giriyor ve gişedeki memura da 30’ar dolar ödeyerek vize kâğıdımızı alıyoruz. Sorunsuzca bavullar da hallolunca, havaalanı dışına atıyoruz kendimizi. Saat, yerel saatle 02:25. Garip bir biçimde Türkiye ile saat farkı 2 saat 45 dakika.

Dışarıda bu sefer otelin göndermiş olması gereken araba yok. Biraz bekleyip, etrafı arıyoruz, telefona da cevap alamayınca bir taksiye atlayıp kendimiz gitmeye karar veriyoruz. 15 $ ‘a anlaşıp adresi veriyoruz şoföre. Otelin sokağına gelince saat gece yarısından sonra üç olmasına rağmen acayip kalabalık var. Dekolte giyinmiş kadınlar, kaldırımlarda içki içenler, motosikletler, önü kalabalık gece kulübü gibi yerler, baya bir curcuna. İyi yere tezgâh açtık diyoruz.

Otele ayrı bir dünya. Fotoğraflardakinin aksine epey salaş. Sahibi olan kadına yatmadan önce tüm çarşafları falan değiştirtiyoruz. Her şeye rağmen birkaç günün yorgunluğu ile deliksiz bir uyku çekiyoruz. Sabah geç kahvaltıyı otelde yapıyoruz. Kahvaltıdan sonra sokaktayız. Dün geceki curcuna gitmiş, sakin, temiz, güzel turistik mağazaların olduğu bir sokak gelmiş. Merkeze, eski pazara doğru yürüyoruz. Hem pazara hem de Durbar meydanına gitmek hedefimiz. Yollarda yürümek oldukça zor. Yollar hem dar hem de kaldırım neredeyse yok. Çok sayıda motosiklet, araba, bisiklet ve çok yoğun da yaya olunca zar zor ilerliyoruz. Pazara oradan da meydana varıyoruz.

Meydanda alışveriş tezgâhlarından oluşmuş büyük bir turistik pazar, saray, çeşitli tapınaklar ve canlı tanrıçanın evi bulunuyor. Turistlere ücretli giriş. Benim dışımda kimse girmek istemiyor. Bir buçuk saat sonra ayrıldığımız noktada buluşmak için sözleşiyor ve ayrılıyoruz. Onlar dolaşmak üzere sokaklara dönüyor ben ise 1000 Rs (Nepal Rupi’si) ödeyerek biletimi ve boyun askımı alıp meydana dalıyorum. Bu arada bilet almak için önce 1$=132 Rs’den para bozduruyoruz.

Hem meydan, hem tapınaklar, hem de saray çok hoşuma gidiyor. Bol fotoğraf çekiyorum. Bir buçuk saat sonra toplanma yerinde buluşuyoruz hepimiz. Onlar da başka sokaktan meydana girip dolaşmışlar. Benim bilet yalnızca sarayda işe yaradı. Olsun o da bir şey.

 

 

 

 

 

Bu arada meydandaki tezgâhların birinden bir açacak alıyorum. Aslında gözlüğümü çantamdan çıkarmaya üşendiğim ve açacak bulmanın zor olduğu bu coğrafyada gördüğüm açacağa saldırdığım için ne olduğunun farkında bile olmadan alıyorum. 1000 Rs istiyor pazarlıkla 400 Rs‘e anlaşıyoruz. Çocuklarla buluştuğumuzda onlara gösterince ne olduğunu anlıyorum. Epey erotikmiş, neyse açacak açacaktır, hem de sarı döküm iyi bir parça 😊

Karnımız acıktı. Hemen meydanın yanındaki bir restorana giriyoruz. Zamanlama muhteşem, girmemizle şiddetli bir yağmur başlıyor. Yemek olarak bufalo etli pilav ve yine bufalo etli momo istiyoruz. İkisi de muhteşem. Hele momo. Momo, büyük bir mantı gibi bir şey. Biz kızartmasını yedik, çeşitli pişirme yöntemli farklı tipleri de var. Bu arada tavuklu momo, bufalo olandan daha pahalı. Sanırım burada bizim tükettiğimiz fabrikasyon tavuklar henüz yok.

Yemekten sonra yine yürüyerek otele dönüyoruz. Yolda yürümek yukarıda söylediğim nedenlerle zor ama öyle güzel enstantaneler çıkıyor ki fotoğraf çekmekten biz de bu yavaşlığa yavaşlık katıyoruz.

 

 

 

 

 

 

Yolda yürürken bir içki dükkânı görüyoruz. Akşam için birer Nepal birası almaya giriyoruz içeri. Burada biralar 65 cl. Dükkânda, karşı rafta “Old Durbar” isimli bir Nepal viskisi görüyorum. 180 ml ‘lik ufak bir şişe. Alkol oranı %43.8. İddialı görünüyor. Merak edip onu da alıyorum. Ara sıra atıştıran yağmurun eşliğinde otele dönüyoruz. Yağmur tamamen durunca otelin verandasına yerleşip sohbet ve günün kritiğini yaparken biralarımızı ve aldığımız viskiyi içiyoruz. Günün yorgunluğu ile yatmaya çekiliyoruz.

 

 

 

 

 

 

 

 

Bugün 12594 adım atmışız.

 

 

1964 yılında memur bir babanın çocuğu olarak Urfa’da doğdum. 1968 yılında hayatımın geri kalanını geçireceğim İstanbul’a tanıştım. 1986 yılında Yıldız Üniversitesi Kocaeli Mühendislik Fakültesinden Elektronik Mühendisi olarak mezun oldum. Sırasıyla askerlik, iş hayatına başlama, evlilik, iki tane dünya güzeli kız dünyaya getirme, kendi işini kurma ve sonra “Yeter daha ne kadar çalışacaksın?” diyerek iş hayatını komple bırakma çizgisinde bir yaşam geçirdikten sonra, hobilerime yöneldim. Yurt içi, yurt dışı geziler, teknecilik ve karavancılık ile görme, keşfetme ihtiyacımı karşılarken, bunları belgelemek için çocukluktan beri sevdalısı olduğum fotoğrafa tekrar başladım. Aslında çocukluktan beri sevdalı olduğum söylenemez; çocukluğumun tatil günleri, ilkokuldan başlayarak dayımın Maltepe’deki fotoğraf stüdyosunda çalışarak geçti. O zamanlar dışarıda oynamak yerine o daracık karanlık odada, fotoğrafçılığın mutfağında çalışmak nefret edilesi bir durumdu. Ama her aşk nefretten doğmaz mı? Doğar; dolayısıyla fotoğraf makinesini hiç bir zaman yanımdan ayırmadım. Askerlik sırasında, 1988 yılında, AFSAD'da temel eğitim aldım. 2014 yılında, emekli olur olmaz İFSAK’a üye oldum. Çeşitli karma sergilerde, dernek içerisindeki fotoğraf gruplarında, sosyal sorumluluk projelerinde yer aldım. Bir dönem Yönetim Kurulu'nda görev yaptım. 2018 yılında İstanbul Fotoğraf Günleri Koordinasyonunu üstlendim. Ve bu sevdiğim ortamda bulunmaya devam ediyorum.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Son yazılar: Fotoğraf

Doğal Seçim…

Uzun zamandır özünde “fotoğraf” olan yazı klavyeden akmıyor. Ancak fotoğraf kullanarak fotoğrafın etrafında döndüğümüz yazılar sunmakla…

Yapay Zeka

Görsellerde yapay zekan kullanımının tartışmaya açılması büyük ölçüde 2023 yılı Sony World Photo Organisation – ki…

Beatrice’den Gelen Mektup

Bu yazı, İFSAK Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Grubu’ndan Özlem Dikeçligil  https://www.instagram.com/ozlem_dikecligil/  tarafından yazının sonunda künyesi verilen kitapların esiniyle…

Levend Kılıç Anısına

Genel olarak sanat dünyasına ve özelde fotoğraf dünyasına baktığımız zaman hem  kitap,  hem de dergi yayını…

Feminizim Nasıl Görünür:

Bu yazı, İFSAK Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Grubu’ndan Ahu İncekaralar  https://www.instagram.com/ahuincekaralar/  tarafından shutterstock.com  https://www.shutterstock.com/blog/history-of-feminism-photos  adresinden Türkçeleştirilmiştir. .…

Foto İntelijansiya

Yeni bir kitap, yeni bir heyecana vesile olur ve moral değerleri yükseltir kuşkusuz. Entelektüel ortam, yeni…