Sevgili İFSAK Blog okuyucuları,
Aşağıda, André Gunthert’in Fisheye Dergisi 2019 Temmuz-Ağustos sayısında yayınlanan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini konu alan makalesinin çevirisini ve buna bağlantılı olarak La Part Des Femmes- Kadınların Payı oluşumunun bir mektupla kadın fotoğrafçıların ağırlıkta olmasını sağladığı Rencontres Arles 2019‘a dair izlenimlerimi bulacaksınız.
********************
“La Part Des Femmes- Kadınların Payı” Fotoğrafın Geleceği
Fotoğraf dünyası, uzun zamandır erkek egemenliğinin damgasını vurduğu bir alandı. Nihayet kültürel biçimlere dokunan, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini kınayan ve kadının rolünü geliştirmeyi amaçlayan büyük harekete katıldı.
2013 yılında Fransa Senatosu’nun yayınladığı “Kadının sanat ve kültür içindeki yeri: Harekete geçme zamanı” raporundan esinlenen pek çok oluşum, kadınların fotoğraf tarihine katkısını gözden geçirmek için çeşitli girişimlerde bulundu. Bunların içinde en önemlileri 2015 yılında Marie Robert liderliğinde Orsay Müzesi’nde açılan “Kim Korkar Kadın Fotoğrafçılardan-1839’dan 1945’e“ sergisi ve yine Fisheye Dergisi’nin (2017 Haziran-Temmuz) seri dışı özel sayısında yer verdiği “Kadın Fotoğrafçılar Manifestosu”dur.
2018 yazından bu yana fotoğrafçı Marie Docher çevresinde toplanan yeni bir kolektif olan “La Part Des Femmes (Kadınların Payı)” özellikle Fransa’da organize edilen sergi ve festivallerde temsil edilebilirlik sorununu sorguluyor.
İlk platform Eylül 2018’de Arles festival direktörlüğüne giderek festivalin kurumsal sorumluluğuna dikkat çekti. Festival komitesi mesajı aldı: 2019 festivalindeki bireysel sergilerin %47’si kadın fotoğrafçılara ayrıldı.
“Kadınların Payı” oluşumu da bir yandan fotoğraf dünyasındaki ayrımcılık mekanizmalarını analiz etmek için çalışmalarına devam ediyor. Bazı liderlerin gösterdiği direniş, kavganın hala kazanılmaktan uzak olduğunu gösteriyor.
Visa Pour L’image Festival direktörü Jean François Leroy, Images Singulieres a Sete Festivali sanat direktörü Gilles Favier, Toulouse MAP Festivali sanat direktörü Ulrich Lebeuf düzenledikleri sergilerin dengesizliği konusunda kolektiften yeni eleştiriler aldılar. Hatta bu tartışma sosyal ağlarda devam etti ancak, karar vericilerin klasik mazereti, adayların yalnızca “yeteneklerine” dayanan kör bir seçim yaptıklarıydı.
Bu tür bir seçim şekli doğal olarak erkek dosyalarının fazla olması nedeniyle, kadınların fotoğraf için daha az yetenekli olduğu sonucunu çıkarmaya devam ediyor. Tabii ki bu konu, sanat tarihçisi Linda Nochlin’in 1971 yılında yazdığı ünlü makalesi “Neden Büyük Kadın Sanatçılar Yoktu?” da açıkladığı gibi bir dizi görünmez önyargıdan ibaret.
Kadınların bu elemelere neden daha az başvuruda bulunduklarını nasıl açıklayabiliriz:
Kadınların cinsiyetlerine daha az uygun olduğu düşünülen görevlerden uzaklaştırılması; erkeklerin rekabeti tercih eden düşünce yapıları; karar vericilerin en akılda kalıcı konular için erkekleri seçme eğilimi ya da erkekler tarafından inşa edilmiş bir tarihin parçası olan tanınmış temaların tercih edilmesi olarak açıklayabiliriz.
Fotoğraf dünyası toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri ile doludur. Görüntü üretiminde daha değerli ve ödüllendirici faaliyetlere kapılarını kadınlara kapatarak, uzun süre ikonografi* mesleğini kadınlara mal edenler gibi tüm bu önyargılar feminist mücadelenin aktrisleri tarafından iyi bilinir ve defalarca ifade edilmiştir.
Bu eşitsizlikleri görmezden gelenlerin, aslında bu haksızlığa yardımcı olduklarını fark etmelerinin zamanı gelmiştir. Kadınların Payı oluşumu, festival direktörlerinin fotoğraf anlayışlarını ve sanat çizgilerini hiçbir zaman açıkça belgelemediklerine dikkat çekmektedir. Kişisel sezgilere dayanan bu belirsizlik direktörlerin yerleşmiş alışkanlıklarını devam ettirecektir. Kurallarla ve zor olduğu kadar güçlü olan geleneklerle nasıl savaşılır?
Feminist gönüllülük genellikle ayrımcılığı savunanları rahatsız eder ama sosyal önyargıyla mücadele, kararlı bir eylem ve tüm aktörlerin seferberliğini gerektirir.
Bir kısıtlama olarak değil ya da politik doğruluğa uymak için değil, ayrıcalık ve ayrımcılıktan arınmış bir dünya daha zengin ve daha canlı olacağı için genç nesillerin de büyük ölçüde bu değişiklikleri görmesi gerekir.
Kadınlara başka yerlerde olduğu gibi, fotoğrafta da adil bir yer verilmesinin, gelecek için heyecan verici bir program ve hiçbir kültür alanının vazgeçemeyeceği söz/vaat olduğunu kabul etmenin zamanı gelmiştir.
(*çevirenin notu: Bütün geçmiş sanat olgularında karşımıza çıkan biçimlerin kişisel ya da toplumsal inançla, dinle ve doktrinle sembolik ilişkisi vardır. Belli biçimler belli anlamları ifade etmek için kullanılmıştır. Örneğin erken Hristiyan sanatında bir haç İsa’yı sembolize eder. Sanat biçimleri ile içerikleri yani anlamları arasındaki ilişkiler ikonografik ilişkilerdir. Bu ilişkileri araştıran bilgi dalına İkonografi denir.)
************************
Les Rencontres d’Arles 2019-Arles Buluşmalar 2019
R. Engin BULUT
“Les Rencontres d’Arles (Arles Karşılaşmalar)”ın ilkini 50 yıl önce gerçekleştirdi. Fotoğrafçılık tarihini inceleyen bir grup gösterisi ve Gjon Mili ve Edward Weston’ın kişisel sergileri… 50 yıl önce açılan üç sergi şimdi dünyanın en büyük ve en prestijli fotoğraf festivali haline geldi.
Les Rencontres d’Arles, geçmişlerine ve miraslarına bir bakış, ileri düzey fotoğrafçılığı ve ortaya çıkan yetenekleri savunuyor. 01.07.2019 – 22.09.2019 tarihleri arasında süren festival 50. yılını 50 sergi ile kutladı.
Festival, son altı yıldır yönetmen Sam Stourdzé tarafından yönetiliyor. Önceki yıl (2018’de) Stourdzé, bir grup ünlü fotoğraf uzmanı tarafından ana programa daha fazla kadın katılmasını isteyen bir açık mektupla eleştirildi. 2019’da eleştiriyi dikkate aldılar.
Sergilenen fotoğraflar ve festival kataloğu için tıklayabilirsiniz.
Marina Gadonneix, Germaine Krull, Helen Levitt, Evangelia Kranioti, Libuse Jarcovjakova, Camille Fallet ve Pixy Liao, daha pek çok kadın sanatçı, ana şovlarda ve kişisel sergilerde yer aldı. Festival ayrıca, kadınların liderlik ettiği anlatılarını içeren “Replay” (Yeniden) adlı bir bölüm içerdi.
16. salonda sergilenen ve 2018 Jimei x Arles Madam Figaro Kadın Fotoğrafçılar ödülünü kazananı Pixy Liao’nun fotoğraflarından oluşan “Deneysel İlişkiler” serisi dikkat çekenlerin arasındaydı.
Replay, 1970’lerden gelen fotoğraf kitaplarını toplumsal cinsiyet yanlılığına meydan okuyan ve dünyanın dört bir yanındaki kadınları kutlayan Havva Arnold, Abigail Heyman ve Susan Meiselas’ın çalışmalarını birleştiren “The Retouched Woman” (Rötuşlanan Kadın) adlı bir karma sergiyi de içerdi. Aynı bölümde Berenice Abbott, Florence Henry, Germaine Krull ve daha pek çoklarının yaklaşık 200 vintage baskısının (eski baskılarının) yanı sıra 1970’lerin başlarında ve 1990’ların sonlarında Liverpool’un banliyölerinde çekilmiş fotoğraflardan oluşan Tom Wood‘un Anneleri, Kızları, Kız Kardeşleri karma sergisi de bu kapsamda sunuldu.
Festivalde “Happy Birthday (Mutlu yıllar)” başlıklı bir bölüm daha yer aldı. Arles‘ın hikayesi ve dünyadaki fotoğraf tutkunlarının yaşamlarında oynadığı rol üzerine ayrılan bu bölümde, tüm dünyadan fotoğrafçılardan Arles festival anılarıyla ilgili fotoğraf, doküman, kitap ne varsa toplanarak sergilendi. 1970 yılında ilk Arles festivalinde Edward Weston’ın kişisel sergisinin yeniden yaratıldı. Aynı bölümde, yakın zamanda Tate tarafından Luma Vakfı’nın desteğiyle satın alınan Martin Parr’ın fotoğraf kitabı koleksiyonu da sergilendi.
Arles ayrıca Doğu Alman fotoğrafçılığı üzerine bir çalışma olan Corps Impatients (Sabırsız Vücutlar), ve 1980’lerin sonunda Madrid’de ortaya çıkan en spontan İspanyol hareketlerden biri olan dört Movida fotoğrafçısının çalışmalarını bir araya getiren Chronique D’une Vague (Bir Ayaklanma Günlüğü) gibi karma sergiler de yer aldı. Başka bir bölüm ise Marjan Teeuwan, Valérie Belin, Yann Pocreau ve “Anonymous Project (Anonim Proje)‘nin çalışmalarını gösteren bir sergiyi de festivalde izledik…
“Habiter” (İkamet), İngiltere de dahil olmak üzere, dünyadaki iç mekanların durumunu araştıran “Home Sweet Home” (Evim Güzel Evim) projesi Martin Parr, Clare Strand, Sirkka-Liisa Konttinen, Anna Fox, Juno Calypso, Peter Kennard, Laura Blight, Gillian Wearing, Iain McKell ve daha birçok fotoğrafçının 1970’lerin ve sonrasının İngiliz evlerini kapsayan bir projeydi… Mario Del Curto ve Daphné Bengoa & Leo Fabrizio projeleri bu yıl festivalde sergilendi.
Marina Gaddoneix’in Ulusal Afet Araştırmaları Merkezi’nde kaldığı süre boyunca üretilen hava koşulları ve astrofizik alanındaki doğal afetlerle ilgili projesini içeren “On The Edge” (Kenarda)’de araştırılan temalar bilim, doğa ve arazi… İlginç bir karma sergi olan The Walls of Power (Güç Duvarları), Olivia Arthur, Sergi Camara, George Georgiu, Vesselina Nikolaeva ve diğerlerinin çalışmalarını içeren, Avrupa’da inşa edilmiş duvarlara bakarak arazi fikrini inceliyor. Germaine Krull ve Mohamed Bourouissa‘nın eserleri de bu bölümde izlenmeye değerdi.
Bu yıl Arles, ilk kez – uluslararası sanatçılar için bağımsız bir platform – yıllık kitap pazarları için bir takım oluşturdu. Altmıştan fazla yayıncı ve fotoğrafçı, Erik van der Weijde ve Hollanda dergisi McGuffin’in ev sahipliği yaptığı birçok atölye çalışmasına katıldı. Kitap fuarı, 2019 Kitap Ödülleri ve Luma Rencontres Dummy Book Award (ödüllerini) kazananlar açılış haftasında açıklandı.
200 aday arasından “New Discovery Award” (Yeni Keşif Ödülü) için 10 fotoğrafçı seçildi ve hepsinin çalışması Festivalin Gelişmeler bölümünde sergilendi.
Les Rencontres d’Arles 2020 (Arles Buluşmalar 2020) programı 13 Mart saat 11:00 de açıklanacak. Açılış haftası 29 Haziran – 5 Temmuz 2020 (sergiler 20 Eylül 2020 tarihine kadar izlenebilir).
2020 yılında kadın fotoğrafçıların çalışmaları merakla bekleniyor.
SON SÖZ: Adaletsizliğin en büyüğü, adil olmayıp adil gibi görünmektir. (Platon)
Kaynaklar:
Les Rencontres d’Arles 2020 web sitesi
La Part Des Femmes (Kadınların Payı) web sitesi ve facebook sayfası
Qui a peur des femmes photographes 1839 a 1945? (Kim korkar kadın fotoğrafçılardan 1839’dan 1945’e?) sergisi
Güzel ve faydalanılacak bir yazı olmuş. Teşekkürler.