Neden Kapalı Çağrı?
Değerli Üyelerimiz,
İFSAK kurulduğu günden beri üyelerine olduğu kadar, üyesi olmayan fotoğraf ve sinema severler için de projeler üretmeyi kendine bir görev bilmiştir. Bu amaçla da çalışmalarını sürdürmektedir. Ancak zaman zaman sadece üyelerinin katılabileceği, üyelerinin İFSAK’lı olmanın ayrıcalığını hissedebileceği projeler de yapmaktadır.
Pandemi koşullarından çıkmaya başladığımız bu günlerde Projeler Birimi olarak üyelerimize özel bir şey yapmak istedik ve Kapalı Çağrı projesini geliştirdik. Bu duyurunun kapalı çağrı olması İFSAK üyelerine özel olmasından kaynaklanıyor.
Proje bağımsız dört bölümden oluşuyor. Üyemiz isterse sadece birine isterse dördüne de katılabilir. Bir yılda dört tema yayınlayacağız ve bu temaların mutlaka bir nedeni olacak. İkinci temamız olan “SANAT” temasının nedeninin 15 Nisan “Dünya Sanat Günü” gibi. Yine istedik ki Dünya sanat Günü’nü hep birlikte bir projeyle kutlayalım.
Hedefimiz proje sonunda üyelerimizden gelen fotoğraflarla dijital bir dergi yapıp bunu İFSAK web sayfasında Projeler başlığı altında ve İFSAK Blog da düzenli olarak yayınlamak. Projemize katılarak hayata geçmesine yardımcı olan tüm üyelerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Diliyoruz ki katılım her geçen gün artarak coşkusu tüm üyelerimizi sarsın. Üyelerimizin yaptığı çalışmaların izleyici ile buluşmasına bir katkımız olursa ne mutlu bize.
Birlikte üretmeye ve birlikte paylaşmaya devam edeceğimiz güzel günlerde beraber olmak dileğiyle.
Projenin temaları ve yayınlanma zamanları:
24 Aralık İFSAK’ın Doğum Günü nedeniyle “KUTLAMA”- 15 Nisan Dünya Sanat Günü nedeniyle “SANAT”
- 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle “ÇEVREMİZ”
- 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle “COŞKU”
********************************
Dünya Sanat Günü Üzerine
“Bir sanat eseri, güzel bir şeyin takdimi değil, bir şeyin güzel takdimidir.” diyor Kant. Oysa bir sanat eseri mutlaka güzel mi olmalıdır sizce? Ya da başka bir değişle mutlaka güzeli mi betimlemeli ve izleyeni mutlaka mutlu mu etmelidir?
Henri Cartier-Bresson “Güzeli Yaratmak” için şöyle demektedir: “Güzeli farklı sanat dallarında değişik görünümler altında buluyoruz. Her sanat dalı güzeli kendine göre, kendi olanaklarına, kendi yöntemlerine, kendi teknik olasılıklarına göre belirlemekte ya da biçimlemektedir. Her sanat güzeli oluşturulurken başka biçimler kullanır, kimi tahtayı yontar, kimi boyaları karıştırır, kimi sözlerle, sözcüklerle oynar, kimi de kamera yardımıyla nesneleri ışığı ve duyguları dondurur. Ortak amaç da budur.”
Doğrusu; güzeli taklit veya takdim etmek değildir söz konusu olan, zaten buna da ihtiyacı yoktur sanatın. İnsanoğlunun tüm yaşamı boyunca hem güzele hem de gerçeğe olan ihtiyacı yadsınamaz. Güzelin duygusal hazzı gerçekse geleceği yapılandırır. Aslında daha çok onların karşılaşmasına, birliğine ve bunun yaratmak için sanatçıya ihtiyaç duyar.
Sanat özgürlüktür ve sanat görüneni değil, görünmeyenin ardındaki fikri ve duyguyu anlatır. Sanatçının özgür iradesiyle ortaya koyduğu her eylem onu toplumla, gerçekle ve insan ile birleştirir.
Fotoğraf sanatı penceresini araladığımızda;
Dünyanın her yerinde anlaşılan tek ortak “dil” olan fotoğraf; coğrafyaları, ulusları ve kültürleri bir araya getirerek insanlık ailesini birbirine bağlar. Dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tüm insanlık için ortak eylemi savunur. Siyasal etkilerden bağımsız kaldığında, her insanın özgür olma hakkı ilkesiyle yaşamı ve olayları gerçeğin ışığında doğrulukla yansıtır. Başkalarının umutlarının ve umutsuzlukların paylaşmasına izin verir, siyasi ve toplumsal duruma aydınlık getirir, geleceğe yön verir. İnsanoğlunun yaşamının, insanlığın ve insanlık dışılığının görgü tanığı olur.”
Sanatın asıl işlevinin; temsil ettiği fikri yaratması gerektiğini savunanlar, sanatın tıpkı dil gibi, belirli bir şeyi anlattığına ve o şeyi anlatırken “hakkında” olduğuna dikkati çekerler. Zaman zaman “Yapıt fotoğrafçıyı, bazen de fotoğrafçı yapıtı” temsil eder. Örneğin bir portre modelini temsil ederken aslında fotoğrafçısının da gözünden yeniden yaratıldığı görülür.
Fakat bunun bir üçüncü ayağı vardır. Dolayısıyla bir sanat yapıtı; sanatçısı, yapıtı ve izleyicisi tarafından ancak bir araya geldiğinde yapıt her seferinde yeniden yaratılarak misyonunu sürdürür.
Fotoğraf sanatı da bu etkileşimden farklı bir konumda değildir. Fotoğraflar, yaşanmakta olan hayat sürecinden alınmış birer görsel hafıza gibidirler. Fotoğraf, yalnızca bir sanat değildir; o bir sanat yapıtından çok daha etkin ve avangard şeyler yapabileceğini hep kanıtlamıştır. Tüketildiği her ortamda, insanların tutum ve davranışlarına yön veren etkileri olduğu görülmüştür. Gereğinde tanık gereğinde sanık olma konumu ile gerçeğini de ortaya koyan bir davranış sergiler.
Fotoğrafçılar ile sanatçılar arasında fotoğraf sanat mıdır tartışması aslında sorunun ortaya yanlış konmasıdır. Her bir fotoğraf, fotoğrafçısının varlığını, bakış açısını ve düşüncelerinin yorumlarını taşır. Yaşamın anlamını kavramak, dünyayı anlamlı kılmak isteyenler için.
Rubi Asa
Bize Ulaşın