Ayrılıkların ve kavuşmaların mekanı olarak, sayısız kalpte tarifsiz mutluluklar ve derin hüzünler açan Haydarpaşa Garı, mega kentin geçmişi yutan değişimine boyun eğerken bir başka tarih fışkırıverdi sökülen rayların ve peronların arasından:
Binlerce yıllık geçmişe sahip antik bir Kalkedon kenti ve liman kalıntısı…
Dört yıllık bir çalışmanın ürünü olan kar-kış, yağmur, sis demeden görsel veri ürettiğim bu proje “belirsizlikler garı” halini alan İstanbul’un en önemli simgelerinden biri olan Haydarpaşa Garı’nı gelecek nesillere aktarmayı hedefleyen önemli bir bellek çalışmasıdır.
Yaşanılan çağın, insanların kişiliği üzerindeki etkisi ve önemi yadsınamaz bir gerçek. Bu durum, miras aldığımız genetik kadar önemli bir konudur insanın kişiliğinin şekillenmesinde.
Siz şimdi bir tren garının insan kişiliğinin şekillenmesinde ne gibi bir rolü olabilir diyebilirsiniz. İstanbul, Erenköy doğumlu biri olarak bizim nesil son otuz yılda, benim de içine doğduğum o güzelim ahşap köşkleri, ardından o insancıl mahalleleri, sonra… şehrin ruhunu kaybetti.
Şehrin kimliğini yansıtan en önemli binalardan biri olan Haydarpaşa Gar’ı konumuyla, mimarisiyle ve işleviyle birçok çalışmaya, filme, şiire, hikayeye konu olmuş popüler bir yapı.
Ama ben kaybettiğimiz o ruhun, Haydarpaşa’nın bizleri etkileyen, tren perondan ayrılırken son defa hüzünle baktığımız ve giremediğimiz o arka planında/hinterlandında olduğuna inanıyordum. Sergi fotoğraflarında da göreceğiniz gibi, bu ruhu ben, müthiş grafik ögeler içeren ray dizaynında, Haydarpaşa’ya ismini veren Haydar Baba’nın raylar arasındaki ebedi istirahatgahında, sonbahara dönmüş yapraklarıyla asmaların sardığı ray kontrolörlerinin kulübelerinde, trenlerin bakımlarının yapıldığı atölyelerde ve en önemlisi grafiti sanatının harika örneklerinin sergilendiği tren katarlarında buldum.
Ne yazık ki; bahsettiğim bu güzelliklerden hiçbiri yok artık. Ne grafitili tren katarları, ne asmalar, ne ters ışıkta harika görüntüler veren ışıl ışıl raylar, ne de peronlar… Hepsi söküldü, yerini arkeolojik kazılar yapılan 2000 yıllık geçmişe sahip arkeolojik bir alana bıraktı.
Sanatçı, belgesel üretimde bulunurken hep o meşhur ikilemde kalarak işini icra eder: Sanat mı, gerçeklik mi?
Eserlerinde, sanat dengesiyle belge dengesi arasındaki ilişkiyi en iyi şekilde kurarak insani duygulara dokunabilen, anlatmak istediklerini bu denge içinde gerçekleştirebilen bir sanatçı bu yolla ve bu amaçla sanatını dünyayı değiştirmek veya istediği dünyayı inşa etmek için kullanabilir düşüncesiyle koyuldum yola. Bu anlamda; duyguyla duyusalın, yer altından fışkıran gizemli bir geçmişle küçük de olsa umuda yolculuğun çok zengin deneyimler yaşattığı bir yerdi Haydarpaşa proje alanı.
Haydarpaşa Garı’ndan kalkan banliyö trenleri, vapurların gar iskelesine uğradığı zamanlarda, işten çıkan insanları yuvalarına ulaştıran en önemli ulaşım aracıydı. Sonrasında, sık sık yaptığımız kuşetlide Ankara seyahatleri… Bilet bulamayıp tren restoranında yapılan kaçak seyahatler ve ranzalarda yatarak gitmek çok eğlenceliydi. Bir aidiyet hissi yaratırdı tren seyahatleri. Sözün kısası son zamanlarda kaybettiğimiz şehrin ruhunu bulduğumuz son yerlerden biriydi Haydarpaşa.
2 Nisan 2022’de İFSAK Galeri’de sergilenmeye başlanacak olan “İçinden Tren Geçmeyen Gar-Haydarpaşa” projemin birinci etabını oluşturuyor. İkinci etap gar yeniden asli işlevine döndüğünde devam edecek.
Ama malum belirsizlikler ortada oldukça projenin sonunun ne olacağını henüz kestiremiyorum. Gar binasının restorasyonu bittikten ve raylar döşendikten sonra tek peron üzerine hızlı tren gelecek deniyor, bakalım, çünkü bu konuda da belirsizlikler hala sürüyor.
Elimde Haydarpaşa Garı’nın arka plan arşivini oluşturacak büyüklükte ve artık asla bir daha çekilemeyecek olan binlerce görsel var. Aslında amacım bu sergiyi bir belge kitapla birlikte açmaktı ama şartlar malum, maliyetler çok yüksek. Yine de hala kafamda kitap projesi güncelliğini koruyor. Belki daha ileri bir zamanda, şartlar daha müsait olduğunda veya bir sponsor bulduğumda gerçekleşebilecek bir proje olarak kalacak şimdilik…
İlk olarak, 26 Ekim 2019’da Barış Manço Kültür Merkezi Kadıköy’de sergilenmiş olan bütün medya unsurlarının ve halkın ilgisini üzerinde toplayan “İçinden Tren Geçmeyen Gar-Haydarpaşa” Haydarpaşa Garı belgeseli Gar’ın tren seyahatlerine kapatıldığından bu yana son dört yıllık geçmişini, yani dününü ve bugününü vurgulayan büyük ebat görsellerden oluşuyor.
Son olarak gönül ister ki, Haydarpaşa Garı tekrar o asli işlevine geri dönsün. Ümidimiz baki. Yine de İstanbul’un ranta kurban giden tarihi geçmişini, yeşil alanlarını ve şehrin ruhuna vurulan darbeleri gördükçe bizim de maalesef o yakıcı soruyu sormamız kaçınılmaz oluyor.
Bize Ulaşın