Graciela Iturbide, 1942’de Mexico City’de doğdu. Meksika’daki Centro Universitario de Estudios Cinematográficos, Universidad Nacional Autónoma’da resmi olarak film yapımcılığı eğitimi aldıktan ve 70’lerde Manuel Alvarez-Bravo’nun asistanı olarak çalıştıktan sonra fotoğrafçılık alanında verimli ve uluslararası bir kariyere sahip oldu. En önemlisi 2008’de Hasselblad Vakfı Uluslararası Fotoğraf Ödülü olmak üzere birçok ödüle layık görüldü. Bravo’nun şiirsel tarzını özümsedi ama aynı zamanda fotoğraf kompozisyonuna kendi yaklaşımını geliştirdi. Iturbide, zamanımızın en beğenilen fotoğrafçılarından biridir. Çektiği fotoğrafları inceleyerek yaşadığı bölgenin kültürüyle zamanın ruhunu nasıl yansıttığını görebiliriz.
Iturbide, Latin ve Orta Amerika yerli halklarını (Zapotekler, Mixtekler vs.) merkezine alan projeleriyle öne çıktı. Meksika başta olmak üzere tüm Orta Amerika boyunca yerli halkların ve kültürlerinin izinde seyahatler gerçekleştirdi ve seriler üretti.
“Latin ve Orta Amerika kültürü genellikle yanlış anlaşılır. Belki bunun en önemli nedeni, bu bölgelerin modern Avrupalılar tarafından sömürgeleştirilen ilk bölgeler olmasıdır. Sömürge sonrası yeni uluslar yaratılmaya çalışılırken kültürleri sıklıkla aşılmaz bir ikilem içinde kalmış gibidir. Ya aşırı derecede sömürgeleştirilmiş ya da ikinci sınıf olarak görülür ve iki durumda da çok kabul görmez.”
“Latin Amerika kültürü büyük ölçüde savaşlar, bireysel anlatılar ve hikayeler, farklı kültürler, sınıflar, maddi ve manevi bir ruha bürünüp imkânsız diyaloglardan oluşan bir hikayeler bütünüdür. Geçmişin bıraktığı yaralar sarılmaya devam ederken bölgede kültürel pratikler ve yaşam yeni bir ruha bürünmeye çalışır. Sanatçı bu gerçekleri bir şekilde içselleştirmiş olacak ki kamerası bu kültürel ve politik değişimlerin merkezine odaklanır.”
“Batı ile kültürel “sınırlar”, arasındaki görüntüler eşitlilik, ayin ve törenin günlük yaşamdaki yaygınlığı, etkileşimleri, doğa, kültür ve gelenekle beraber modernite ve bireyin görünürdeki kimlik temsili arasındaki gerilimler ön plandadır.”
“Bu çalışmalar aynı zamanda bir kişisel kimlik arayışı ve büyük ölçüde deneyime dayanmaktadır. Çalışmalarının büyük bir kısmı, Meksika ve ötesindeki yerli halkların ritüellerini kapsar.”
Iturbide için kamera dünyayı tanımak için sadece bir bahane. İlgisinin, gözlerinin gördüğünde ve kalbinin hissettiğinde onu hareket ettiren ve ona dokunan şeylerde yattığını söylüyor. Hindistan, İtalya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde manzara ve kültür çalışmaları yapmış olmasına rağmen, asıl ilgi alanı, manzaraların ve sakinlerinin siyah beyaz fotoğrafları aracılığıyla kendi kültürel ortamı olan Meksika’nın keşfedilmesi ve araştırılması olmuştur. Yerli halklara ilişkin çalışmaları, çağdaş dünyayla karşı karşıya kalmış aynı zamanda geleneksel yaşam biçimlerinin sınırları içindeki yaşamalarına dair dokunaklı çalışmalardır. Kamerayı kendine de çeviren Iturbide, gündelik benliğini dönüştüren, biçimsel yenilik ve ayrıntılara özenle oynayan otoportrelerinde akıl hocası Manuel Álvarez Bravo’nun etkisini ortaya koyuyor.
1978’de Meksika Ulusal Yerli Enstitüsü Etnografya Arşivi’nden, Meksika’nın kuzeybatısındaki Sonora Çölü’nde yaşayan eski bir göçebe yerli grup olan Seri halklarının yaşam biçimlerini belgelemek için bir komisyonda yer aldı. Iturbide, antropolog Luis Barjau ile 500 kişilik Punta Chueca topluluğunda iki ay kaldı.
Iturbide’nin tüm çalışmalarında özel ilgi alanı daima kadınların rolü olmuştur. Belgeleme yöntemi sıradan mesafeli fotoğrafçılar gibi değil, kadınları kişisel düzeyde daha yakından tanıyıp onlara zaman ayırarak güvenini ve fotoğraflarını çekme iznini elde etti. Bu çalışmalar yaklaşık on yıl sürdü ve Meksika halkının yerli toplulukları için yeni bir coşku yarattı. Ülkeye yeni bir feminizm dalgasının gelmesine yardımcı oldu.
Melek Kadın, Sonora Çölü – Mujer ángel, Desierto de Sonora
Bu süre zarfında “Melek Kadın – Mujer ángel-”ı çekti; Bir yamaçtaki kadın neredeyse arazi üzerinde süzülüyormuş gibi görünen efsanevi bir kişiliğe bürünür. Yine de elinde taşıdığı -Amerikalılardan sepetler ve oymalar karşılığında aldığı- kaset çalar onu çağdaş dünyaya bağlıyor. Fotoğraf oldukça ünlenmiş, devrimci sosyalist politik görüşlere sahip Amerikalı rock grubu “Rage Against the Machine”in “Vietnow” single’ı kapağında kullanılmıştır (1997).
İguanaların Leydisi Sobeida Díaz
‘’İguanaların Leydisi’’ bize hürmet dolu bir bakışla başında dört iguanayı dengede tutan Zapotek kadın karakterini gösterir. Graciela, yetmişli yılların sonlarına doğru arkadaşı Francisco Toledo’nun daveti üzerine Yucatán ve Oaxaca’ya geldiğinde, bu gezinin koleksiyonundaki en önemli görüntüyü oluşturacağını hayal bile edemezdi. Pazarı ziyaret etmeye karar verdiğinde, kadınlarla birkaç gün geçirip saygılarını kazanmıştı. Orada, başında bir taç şeklinde duran hayvanları yiyecek olarak satmak üzereyken “İguanaların Leydisi – Sobeida Díaz” ile tanıştı. Fotoğraf milyonlarca kez yeniden basıldı, kullanıldı Sobeida’yı artık tüm dünya tanıyordu.
Bu görüntülerin her ikisinde de Iturbide’nin çalışmalarının çoğunda olduğu gibi, kadın formunu yeni bir rolde karşımıza getiriyor. Kadınları nesnelleştirmez, cinselleştirmez veya önemsizleştirmez daha çok yüceltilir ve görünür hale getirir. Pek çok yönden toplumun görünmeyen kadınlarına odaklanır. Çalışmalarında kadınların genellikle güçlü yönlerine yer vermiştir ve basmakalıp toplumsal cinsiyet rolleri sıklıkla alt üst edilmiştir.
Uçan Gözler (1991)
Sanatçının yıllarca peşine düştüğü ‘’kuşlar’’ serisi kendi yaşam kültürüyle içselleştirmiş, yaşam ve ölümü temsil ettiğini vurgulamak istemiştir. Başrolünü üstlendiği bu alışılmadık sembolik eylemde fotoğraf bize bir yol haritası, hepimizin ulaşabileceği bir sonuç gösteriyor; “Uçmalı ve ölmeliyiz.”
Graciela Iturbide, son kırk yılın en önemli ve etkili Latin Amerika fotoğrafçılarından biri olarak kabul ediliyor. Latin Amerika ve ötesinde genç nesil fotoğrafçılara ilham vermeye devam ediyor.
İlham veren fotoğrafçılara saygıyla.
Bize Ulaşın