Ayın Kısa Filmi (Temmuz) : Eski Dünyaya Dair

//

Yayın ekibi olarak İFSAK Blog’da kısa film gösterimlerine de yer vermek istedik. Bu amaçla Ayın Kısa Filmi Bölümü’nü hazırladık. Bu sayfalarda, her ay farklı bir yönetmenin bir kısa filmini bulacaksınız.

Temmuz ayının kısa Filmi : Eski Dünyaya Dair

Yapım Tarihi - 2010
Süre - 5:58 dak.
Format - Deneysel, Renkli, Türkçe

Yönetmen : Bilal Çakay
Senaryo : Bilal Çakay
Müzik : Rahman Çakay
Kurgu : Bilal Çakay
Oyuncular : Kasım Sarı
Yapım : Mersin Üniversitesi

Konusu : Kir, pas ve çöplük içindeki bir sahilde, bir adam elinde televizyon kumandasıyla TV izlemektedir. İnsanlık pek çok şey kaybetmiştir. Yaşadığı dünyayı bile…

Ödüller – Seçkiler :

2. Yeşil Kamera Ulusal Üniversitelerarası Kısa Film Yarışması, Birincilik Ödülü. 2011

18. Adana Altın Koza Film Festivali, Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması, Jüri Özel Ödülü. 2011

Bilal Çakay’la söyleşi :

Kendinizi kısa filmciliğin içinde nasıl buldunuz? Bu hayaliniz miydi yoksa hayat mı sizi sürükledi?

Orta okul ve lise yıllarımda bir gün film çekebileceğime dair bir hayalim olmadı. Hatta bu anlamda sinemaya dair de özel bir ilgimde yoktu. Bunda elbette yaşadığımız sosyal ve kültürel çevreninde etkisi var. Yaşadığımız şehir bir sinema salonuna sahip değildi. Lise yıllarında film izlemek için gittiğimiz kahvehaneler vardı. Bildiğiniz kahvene gibi değil ancak bir perdesi ve projeksiyon cihazı olan VHS Player ya da VCD üzerinden filmlerin gösterildiği kahvehaneler buraların adı vizyon cafelerdi. Bahsettiğim yıllar 2000’lerin başı, bugün bu film gösterim olanakları çoktan endüstriyel izleme pratiklerinin arasında yerini aldı bile. Lise yıllarında sözel bölüm öğrencileri dersten kaytarmak adına genelde okulun bütün etkinliklerini düzenlerler ve onlarda görev alırlardı; mezuniyet törenlerindeki dinletiler, oyunlar çeşitli resmi bayramlardaki etkinlikler, okul dergisi vs. Ben de bir sözel sınıf öğrencisi olarak bu etkinliklerde çalışırdım. Okulun dergisi için haberler hazırlar, mezuniyet etkinliklerindeki şiir dinletilerinde, kasetçalardan enstrümantal fon müziklerini seçerdim. Yani bir şekilde yaratıcı işlere karşım bir ilgim vardı, ancak bunun şekillenmesi üniversite sınavlarında İletişim Fakültesi kazanmamla belirginleşti ve aslında bir sürüklenmeden ziyade olmak istediğim yerde olmak istediğim şeyleri yapmak istememle kısa filmciliğe başlamış oldum.

Filminizle vermek istediği mesaj neydi? Bu mesajın yerine ulaştığını düşünüyor musunuz?

İletişim fakültesinde okurken üst sınıftan abilerimizin kurduğu bir grup vardı “Dertli Sinemacılar” diye. Sinemacının bir dert anlatma bir mesaj kaygısı var. Bunu kötü kullanırsanız filminiz bir kamu spotuna da dönebiliyor. Ben izleyiciye bir mesaj vermeyi, filmi tasarlarken birinci önceliğim olarak kurmuyorum, bundan ziyade film izleme edinimi her şeyden önce bir merak unsuru oluşturabilme ve belirli bir seyir zevki yaratmak zorunda. Önceliğimi bunlar olarak belirleyip mesajı mümkün mertebede hikâyenin içeresindeki organik bir unsur olarak konumlandırmak adına çaba sarf ediyorum. Bunu ne kadar başardığım izleyicinin zihin dünyasında bir yerlere temas edebilmişse mümkün oluyor.

Filminizin yapım aşamasından bahseder misiniz? Karşılaştığınız zorluklar oldu mu?

Distopik bir hikâye anlatıyorsanız ona uygun mekanları tasarlamanız gerekiyor. Bu sanırım en zorlayıcı kısımdı. Çünkü bazı filmlerde mekân filmin ana kahramanlarından biridir, tek başına pek çok enformasyonu seyirciye iletir. Bu anlamda en zorlayıcı kısım filmdeki mekânı oluşturmaktı.

Filminizde ”tam anlamıyla hayal ettiğim gibi bir sahne” dediğiniz yahut “favori sahnem” diyebileceğiniz sahne hangisi?

Kısa film yapıyorsanız birçok şeyin üstesinden tek başına gelmeniz gerekebiliyor. Bu sebeple filmdeki görsel efekt içeren sahneleri composting programlarında kendim öğrenerek filmde uygulamak zorunda kaldığım için filmdeki pek çok planın bu anlamda içime sinmediğini ifade etmem gerekiyor. Film tek mekânda geçtiği için tek sahnem var ve burada bir tane favori planım var. Filmin finalinde kahramanımızın kameraya baktığı an.

Türkiye’de kısa filmciliğe gereken değerin verildiğini düşünüyor musunuz? Neler yapılmalı?

Kısa film Türkiye’de hali hazırdaki iletişim fakültelerinin yoğunluğu, ekipmanların ucuzlaması, Youtube gibi yeni yayın ortamlarının gelişim göstermesi, neredeyse her ilde yapılan kısa film festivallerinin varlığından buyana, gençler arasındaki en popüler sanat dalı. Ancak bu suni büyüme pek çok sorunu da beraberinde getiriyor. Kısa filmcilerin kendi aralarında iletişim kurmasını sağlayacak bazı kurumlara ihtiyaç var. Yapılabilecek şeylerin en başında kısa film üreten insanları bir arada olmasını sağlayacak bir platform, biz bunun hayalini kurmuş hatta 2011 yıllından 2015 yıllına dek kısa filmciler platformu kurmuş ve bu kapsamda toplantılar yapmıştık İstanbul’da bir dernek kurabilmek adına. Ancak başaramadık, bizden sonra bu derneğin kurulması mümkün oldu; 2017 yıllında böyle bir dernek kurulabildi. Ancak bu derneğinde bazı temel sorunları bulunmakta,Türkiye’de dernekçilik faaliyetlerinin mevcut sorunları burada da kendini gösterebiliyor.Ancak her şeye rağmen mevcut derneğe katılım sağlamak ve gelişmesine katkıda bulunulabilirse kısa film üretiminde bulunan insanların, sorunları büyük oranda çözüme kavuşabilir.

Kısa filme merak duyan ve hatta çekmek isteyenlere ne gibi önerileriniz olurdu?

Film izledikleri kadar arada bol bol pratik de yapsınlar, küçük küçük filmcikler çeksinler. Bugün sahip olduğumuz cep telefonları yani aslında cep bilgisayarları 20. yüzyılda gelişim göstermiş pek çok teknolojik aleti tek başına içinde bulunduruyor. Bu içinde bulundurduğu aletlerden biride devasa boyutlardaki film kameraları. Tarkovski bir sanat formu olarak sinemanın malzemesinin zaman olduğunu belirtiyor. Film kameraları vasıtasıyla gerçek hayat imajlarını biz bu kameralar sayesinde kayıt altına alabiliyorduk. Şimdi bu devasa kameralara ihtiyaç hissetmeden de cebimizdeki son derece iyi çözünürlüklere sahip bu kameralarla zamanı kayıt altına alabilir ve herhangi bir kurgu düzenleme programında bunu düzenleyebiliriz. Yeter ki samimiyetle anlatabileceğimiz bir meselemiz olsun.

Bilal Çakay hakkında :

Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi, SinemaTelevizyon Bölümünde öğrenim gördü. Öğreniminin ardından sinema-TV’i sektöründe kurgucu olarak çalıştı. Şu anda bir devlet üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır.

Filmografi :

  • Koridor
  • Ölü Oğullar
  • Salıncak
  • Yabancı

 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Son yazılar: Ayın Kısa Filmi