Yayın ekibi olarak İFSAK Blog’da kısa film gösterimlerine de yer vermek istedik. Bu amaçla Ayın Kısa Filmi Bölümü’nü hazırladık. Bu sayfalarda, her ay farklı bir yönetmenin bir kısa filmini bulacaksınız.
Ayın Kısa Filmi (Nisan): Başka Mevzu
FİLMİN ORİJİNAL ADI:BAŞKA MEVZU FİLMİN TÜRKÇE ADI:BAŞKA MEVZU FİLMİN İNGİLİZCE ADI:ANOTHER MATTER Filmin Yapım Yeri : Türkiye Filmin yapım yılı:2017 Türü:Kurmaca / Fiction Çekim Formatı:HD Süresi:12 dak. Yönetmen / Director:Bahar Kılıç Adilçe, Hulusi Nusih Tütüncü Senaryo / Screenplay:Hulusi Nusih Tütüncü Ortak Yapımcı / Co-Producer:Metin Alihan Yalçındağ Oyuncular / Cast: Eylül Dursun, Tuğçe Yolcu, Gülhan Tekin Görüntü Yönetmeni/DOP: Meryem Yavuz Yürütücü Yapımcı/Executive Producer: İpek Kent Kurgu/Editing: Erol Adilçe, Ilgar Gökhan Sanat Yönetmeni/Art Direktör: Yasemin Doğancı Ses Tasarım/Sound Design: Umut Şenyol Konu: İnterseks (çift cinsiyetli) bir birey olan Civan, annesini kaybettikten sonra, yıllarca zorunlu tutulduğu “oğul” kimliğinden sıyrılır ve annesinin kırkıncı gün mevlidinde bir kadın olarak yeni bir başlangıç yapmaya karar verir.
Ödüller – Seçkiler:
31.01.2019-31.01.2019, Başka Mevzu Another Matter – Short Film, 8. Festival Le Temps Presse’ ‘Cinsiyet Eşitliği’ kategorisinde Finalist,
28.09.2018-30.09.2018, Başka Mevzu – Another Matter – Short Film, 20. Thessaloniki International L.G.B.T.Q Film Festival,
16.11.2018-20.11.2018, Başka Mevzu / Another Matter / Kısa Film, !7. IF Istanbul Uluslararası Film Festivali,
14.06.2018-19.06.2018, Başka Mevzu – Another Matter – Short Film, 71. Cannes Short Film Corner(Cannes Court Métrage),
13.11.2018-18.11.2018, Başka Mevzu – Another Matter – Short Film, 8.Fringe! Film Fest ‘Shorts: Make YR Own Kinda Music’,
12.10.2018-16.10.2018, Başka Mevzu – Another Matter – Short Film, KisaKes Uluslararası Kısa Film Festivali 2018 DenizBank Shorts from Turkey Selection,
10.04.2019-10.04.2019, Başka Mevzu – Another Matter – Short Film, 6. Lefkoşa Avrupa Filmleri Festivali’,
05.12.2018-12.12.2018, Başka Mevzu – Another Matter – Short Film, International Queer Migrant Film Festival 2018,
02.02.2018-08.02.2018, Başka Mevzu / Another Matter / Kısa Film, 41. Clermont-Ferrand International Short Film Festival Market ”Shorts from Turkey”
Yönetmen Görüşü:
Adından da anlaşılacağı üzere hikaye; başka olana, aidiyet duygusundan mahrum edilene, farklı olduğu için toplumsal norm ve geleneklerle baskı gören bireye ve cinsel kimliğe atfediliyor.
Üstelik tüm bunları geleneklerine bağlı İslami bir coğrafyada, Türkiye’de yapmak durumunda kalıyor. Bugün Batılı ülkelere göre interseks olgusu ‘insani haklar içinde’ yer bulurken*, Türkiye’de henüz geniş kitleleri etkileyecek nitelikte olumlu bir gelişme görünmüyor. Sebebse bir çok açıdan ortada: Türkiye’de interseksüelite adına herhangi bir istatistiki veri yok. Çünkü bu tür vakaların kaydı resmi olarak geçmemekte. Hastane kayıtlarında gizli olmak koşuluyla bir çetele tutuluyor. 2000’lere kadar bu durumun akraba evliliklerinin yegane kaynaklık edildiği düşünülüyordu, fakat son yapılan araştırmalar bu tezi çürüttü. Yapılan yeni incelemelerde akraba evliliklerinin sayısı düşerken, interseks doğumlarının arttığı gerçeğine ulaşıldı.
Bu bireylerin akıbetleri konusunda da kapsamlı bir bilgi edinmemiz mümkün değil. Ancak medyaya yansıyan haberlerde çoğunun ailesinin etki ve/veya teşviğiyle küçük yaşlarda hatta bebeklikte geçirdiği rıza dışı cerrahi müdahaleyle cinsiyet edindikleri yönünde. Operasyonel müdahalenin olmadığı vakalarda ise hayatını bir interseks birey olarak sürdürmek gibi bilinçli bir karardan söz etmemiz pek mümkün değil. Çoğu kez maddi yetersizlikler durumun seyrini değiştirebiliyor veya projemizde şekillendiği üzere ailevi baskılar, sosyo-kültürel faktörler rol oynayabiliyor. Birey, kendine ait hissettiği cinsel kimliğe ulaşamıyor ve uzun süre çift cinsiyetli olarak yaşamak zorunda kalıyor. Bu anlamda karakterimiz Civan’ın hatırlanmayan, küçük yaşlarda unutturulan cinsel kimliği de annesi tarafından ataerkil bir düzen içinde belirleniyor. Dul kalan anne yaşadığı çevreden kendini koruma niyetiyle çocuğunu ‘erkek gibi’ yetiştirmeyi zorunlu görüyor ve çocuğunun gerçek kimliğine kavuşmasına istemeden engel oluyor. Civan ile annesi arasındaki bu gizli anlaşma, özünde küçük ve geleneksel toplumlardaki kadına karşın erkeğin güçlü statüsünü açığa çıkarıyor. “Erkek olan kazanır savı…” Civan’ın yönelimine, savaşına zıt olan sav.
Kısacası interseks gibi biyolojik bir gerçek, toplumsal bir korkuyla evrilip Civan’da derin yaralar açarken kimliğine kavuşması güç-bela gerçekleşiyor. Annesinin vefatının ardından uygun ortamı bularak kararını çevresiyle ancak paylaşabiliyor. Üstelik mevlit gibi dini ve geleneksel bir ortamda bu paylaşımı yapabilmesi Civan’ı bir anda şansını zorlayıp oyun bozan/ezber bozan bir karakter yapıveriyor. Karakterin kendi açısından ise safhını belirlediği hedefe yönelik bir eylem. İslami bakış açısı ise interseks olgusunu ‘Allah’ın takdiri’ olarak yorumlayarak doğal karşılasa da, dini ve hukuki yönden kimi kriterler olumlu örneklemeler sunmuyor. İslami çevrede ‘hünsa’ (kelime Arapça kökenli ve kökü ‘inhınas’: rehavet, gevşemek, güç ve şiddetten yoksun olma durumu anlamına geliyor) adıyla anılan bu bireyler, hem erkek, hem de kadın özelliklerini aynı anda taşıyan olarak tanımlanıyor. Bu terim ayrıca ‘biyolojik açıdan bir yoksunluğu ifade ederek, hem öyle, hem böyle veya iki şeyden bir bütün olunamaz varan olumsuz bir anlam taşıyor. Bu anlamda ne tam erkek, ne de tam kadın olma durumu, hiyerarşik açıdan ibadette ve fıkhi konularda bir konumlandırmaya işaret ediyor. Örneğin cemaatle namaz kılınırken hünsa kişilere, erkeklerin en arkasında kadınların önünde yer veriliyordu. Mirasta kadın ve erkek hissesinden az olanı alması uygun görülüyordu. Öldüğünde kadın veya erkek olduğu bilinmediği için yıkanmıyordu. Günümüz Türkiye’sinde bu gibi yaptırımlar yer bulmasa da geçmişte büyük bir iz bıraktığını bilmek önemli.
Bugün ise yapılanma özellikle Lambda ve KaosGL gibi sosyal oluşumlarla hareket kazanıyor. Eylül 2013’te düzenlenen ‘Türkiye’de İnterseks Hareketini Başlatmanın İmkanları Üzerine’ adlı toplantıyla başlayan süreç LGBT oluşumuna hemen ertesinde bir ‘İ’ harfi ekledi. Hareket artık LGBTİ olarak anılıyor. Aynı yıllarda Onur Yürüyüşlerinde de interseks mücadelenin startı verilmiş durumda. ‘Ne eksiğiz, ne hasta… İnterseksiz!’ sloganı 2014 yılında ses getirdi. Öncelikli amaç doğal olarak, daha fazla interseks bireye ulaşmak. Hayatını zar zor idame ettirmeye çalışan veya Civan’dan daha zor durumlarla boğuşan bireylere yakın durabilmek. Bu anlamda proje, interseks ile insani değerleri aynı düzlemde değerlendirmeyi öncelik veriyor. Dolayısıyla hayatın her zaman ortalama yargı, etik ve duygusal tepkilere göre şekillenmediğini bilmek, geleneksel ve dini tutumlardan sıyrılarak Civan’ı önce biyolojik varlığıyla kabul etmekten geçiyor. ‘Kız-oğlan’, ‘erdişi’ gibi bir bakıma isimsiz ve kimliksiz yaklaşımlara inat; daha fazlası, Michel Foucault’nun kayıtlara geçmiş ilk interseks vakasını konu edindiği ‘Herculine Barbin’ eserinin izinde “Gerçekten hakiki bir cinsiyete ihtiyacımız var mı?”** sorunsalında yatıyor. Civan gibi biyolojik ve sosyal gereklilikten ötürü benimsediği cinsiyet için savaş veren hatta bir cinsiyet seçimini zorunlu görmeyen bireylere destek olmaktan geçiyor. Ve seslerini daha geniş kitlelerle paylaşmaktan…
* 2013’te Birleşmiş Milletler’in değiştirilemez genital ameliyatların insan haklarında kabul edilemez olduğunu bildirmesi, 2014’te Avustralya ve Almanya’nın resmi belgelere üçüncü cinsiyet kutucuğu eklemesi, 2015’te Malta’nın 14 yaşına kadar interseks çocuk ameliyatlarını yasaklaması, yine 2015’te Fransa’da ilk nötr cinsiyet kimliğinin verilmesi ve ABD’deki interseks odaklı emsal değeri büyük davalar gibi…
** 19. yüzyılda Paris’te yaşamış bir interseks olan Herculine Adélaîde Barbin, 1970’lerde Fransız filozof Foucault tarafından yeniden keşfedilip bir dizi makale ile hayatı yeniden yorumlanır ve 1978’de ‘Herculine Barbin dite Alexina B.’ isimli eserinde bu makaleler toplu olarak yayınlanır.
22 yıl boyunca kızların kaldığı bir manastırda büyüyen ve başka bir kıza aşık olduğunda merak konusu olan Barbin, günün birinde sol kasığındaki ağrılar nedeniyle muayene olunca çift cinsiyetli olduğu farkedilir. Dr. Chesnet’in gözetiminde medeni hukuka uygun olduğu gerekçe edilip cinsiyeti erkek olarak belirlenir ve tıbbi bir müdahale ile cinsiyeti değiştirilir, Barbin’nin trajik hayatı intihar ile son bulur. Foucault’ya göre bir medeni hukuk kurbanı olarak ele alınan bu vaka kısaca, 19. yüzyılda başlayan tıbbi müdahale merakının, Hıristiyan toplumundaki cinsiyetçi değerlerin deşifresidir. Herculine Adélaîde Barbin’in hikayesi daha pek çok sanatçının eserinde ilham kaynağı olmuştur.
Yönetmen Hakkında:
Bahar Kılıç Adilçe
(1976, İzmir) İstanbul’da yaşıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi GSF Sinema-TV Bölümü mezunu. 2009’da European Cultural Foundation kapsamında belgesel film projesi ‘Punk İslam’ (2010) Artistic Grant kazandı. 2014’ten bu yana Okan Üniversitesi Sinema-TV Bölümü’nde ‘yardımcı doçent doktor’ olarak akademik çalışmalarını sürdürüyor.
Hulusi Nusih Tütüncü
(1977, Eskişehir) İstanbul’da yaşıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi GSF Tiyatro-Dramatik Yazarlık mezunu. Dergi ve reklam ajanslarında kreatif direktör olarak çalışmalarını sürdürüyor. ‘Başka Mevzu’ ilk yönetmenlik deneyimi.
Bize Ulaşın