Ayın Kısa Filmi (Nisan): Bir Taşra Rüyası

//

Yayın ekibi olarak İFSAK Blog’da kısa film gösterimlerine de yer vermek istedik. Bu amaçla Ayın Kısa Filmi Bölümü‘nü hazırladık. Bu sayfalarda, her ay farklı bir yönetmenin bir kısa filmini bulacaksınız. 

Nisan Ayının Kısa Filmi: Bir Taşra Rüyası

Filmin Künyesi
BİR TAŞRA RÜYASI / A RURAL DREAM (2018)
Kurmaca, 19 dk. 57 sn. 

Beşer Ceylan
Asaf Doğan 
Fatma Çisem Alemdar 
İlker Alemdar 
Mehmet Yüksel 
Pınar Taş 
Ali Çıtak
Yönetmen : İnan Erbil
Yapımcı : İnan Erbil - Mehmet Güzel
Senaryo- Kurgu : İnan Erbil
Görüntü Yönetmeni : Cemre Şenses
Sanat Yönetmeni : Arzu Bayramaliyeva

Konusu: Taşradaki ailesinden kopuk bir şekilde şehirde yaşayan Raif, babasının ölüm haberi üzerine cenazeye katılmak için taşraya gelir. Taşraya geldiğinde cenazenin kaldırıldığını öğrenen Raif taşrada tekinsiz bir gün geçirecektir.

İnan’dan ‘Bir Taşra Rüyası’ hakkında;

Binlerce kilometre ötede bir insan yaşamaz oluvermişti. Fakat birden bire avuç içi kadar kağıt her şeyi altüst ediyor, beni bu dünyadan alıp oraya götürüyor, benim buraya değil, telgrafın geldiği uzak yere ait olduğumu hatırlatıyordu.

Sabahattin Ali-Kürk Mantolu Madonna -1943  

Filmin çıkış noktası olan Sabahattin Ali’nin bu satırlarını okuduğumda, üniversiteyi daha yeni bitirmiş taze mezun bir işsiz olarak, yüksek lisans mülakatlarına hazırlık yapıyordum. Zihnimde canlanan öyküde anlatmak istediğim şey bir yabancılaşma durumuydu. Ancak bunu gerek biçim gerek içerik olarak farklı bir şekilde işlemem gerekiyordu. Çünkü ‘’bağımsız sinema’’ olarak adlandırdığımız filmlerde yabancılaşma durumu sıkça işlenmiş ve klişeleşmişti.

Senaryoyu yazdığım ilk haliyle ise aslında filmin başrolü olan Raif’in yabancılaşmasını aktaracaktım. Ancak üniversite boyunca taşrada çektiğim belgeseller sayesinde taşra hakkında bir takım düşünceler zihnimde yer etmişti. Sinemamızda yıllarca işlenen taşrayı romantik bir şekilde anlatan filmlerden ziyade, benim gördüğüm taşrada ciddi yozlaşmalar vardı ve bu durum bana daha gerçekçi geliyordu. Bu sebepten dolayı filmin taşrada geçmesini istiyordum. Çünkü vermek istediğim yabancılaşma ve yozlaşma durumunu taşra üzerinden daha sert bir biçimde anlatabilirdim.  

Filmin ismini ilk aşamada ‘’Cevizin Dibi’’ olarak belirlemiştim. Ancak ben filmin içeriğindeki taşra vurgusunun yanında, filmin isminde de bir taşra vurgusunun olmasını istiyordum. Bu aşamada Hugo Münsternberg’in psikanaliz ve seyirci deneyimi üzerine yaptığı çalışmalar, benim için aydınlatıcı oldu. Münsterberg, seyircilerin beyaz perdede filmleri bir rüya psikolojisi içerisinde izlediğini belirtiyordu. Karanlık salonlarda izlediğimiz filmler aslında bir rüya haliydi. Her ne kadar film izlerken algımız açık olsa da, gerçeklikten uzak bir şekilde, bilinçaltımızın üretmediği, yönetmenlerin tasarladığı rüyaları pasif bir şekilde izliyorduk. Kısaca, sinema salonları aslında birer rüya salonlarıydı. Filmdeki taşra ise, benim rüyamdı. Bu sebepten dolayı filmin ismini “Bir Taşra Rüyası” koydum.

Biçim olarak ise, filmin ilk sahnesinin renkli başlayıp, babanın sahneden çıkması ile sinemaskopun girmesi ve filmin siyah beyaz olması ile, biçimsel olarak filmin ya da rüyanın başladığını anlatmak istedim. Filmin içerisindeki öykünün ağırlıklı olarak aktığı bölüm bir kurgu evreniyken, renkli olan bölümler ise biçim olarak gerçeği temsil ediyordu. Filmin siyah beyaz olmasının bir diğer sebebi ise; taşradaki tek düzeliği, renksizliği ya da tek renkliliği anlatmayı amaçlayan, biçimsel bir alt metin oluşturmaktı.

Filmin finalinde ise, siyah beyaz olan görüntüler aşamalı olarak renkleniyor ve sinema formu kazandıran sinemaskop ortadan kayboluyordu. Sonrasında, filmin ilk sahnesinin çekimlerine geri dönüyor ve filmin finali, kurgu dışı bir form alıyordu. Kurgu olarak, filmde izlettiğimiz ilk sahnenin kamera arkasına dönmemizin sebeplerinden birisi de, başladığımız yere geri dönme durumumuzdu. Böylelikle film kendi formatını yıkmış bulunuyordu.

Editör notu: Aşağıdaki bağlantıya tıklayarak Bir Taşra Rüyası kısa filmini seyredebilirsiniz. Filmi tam ekran seyretmek için sağ alttaki ikona tıklamayı unutmayın, iyi seyirler.

İnan Erbil hakkında;

1994 yılında İstanbul’da doğan İnan Erbil ilkokul, ortaokul ve lise eğitimlerini İstanbul’da tamamladıktan sonra lisans eğitimi için 2012 yılında Akdeniz Üniversitesi’ne gelmiştir. Lisans eğitimi boyunca genellikle belgeseller çekip çeşitli film festivallerine katılmış ve Haziran 2016’da Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun olmuştur. Şu anda Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sinema anabilim dalında yüksek lisans yapmaktadır.

  • G.K. (2019), Kurmaca, 20′
  • Bir Taşra Rüyası (2018) Kurmaca, 19’57”
  • Takım (2016) Belgesel, 10’10”
  • Zerk (2015) Belgesel, 16’00”

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Son yazılar: Ayın Kısa Filmi