9 Mart 2019, Cumartesi;
Hareket: İstanbul/Maltepe Kilometre: 121.100
Hedef: İskeçe (Xanthi)
Sanırım karavanı bu yüzden sevmeye başladım.
Dün sosyal medyayı karıştırırken, bir arkadaşımın İskeçe (Xanthi) Karnavalı’na giden bir gruba katılacağına dair işaret koyduğunu gördüm. Geçen seneden de bir kaç arkadaşımın gittiğini biliyordum ama çok irdelememiştim. Meraktan İnternet’te biraz dolaştım, fotoğraflara, gidenlerin yorumlarına baktım. Eşime de böyle bir şey var, hafta sonu gider miyiz, diye çıtlattım. O hemen atladı. Hocanın dediği gibi, un var, yağ var, şeker var, eeee ocak da var, neden helva yapmayalım ki? Okuduğum kadarı ile en büyük problem yatacak yer, bizde böyle bir sorun yok. Vizemiz de var. Hafta sonu programımız da yok. Tek eksik yeşil sigorta. Hemen arıyorum Bulgar göçmeni vatandaşımızı yine. Ruhsat görselini WhatsApp’ tan gönderiyorum. Yarın sabah 75€ bedelle 3 aylık sigorta hazır olacak. Evet, her şey hazır. Cumartesi sabah yola çıkılacak Pazar akşamı dönülecek. Helvayı yapabiliriz.
Karavanı sevmeye başlamakta haksız mıyım? Karar ver ve hemen uygula, hepsi bu.
Bu arada kızımın okuldan dostumuz olan bir aileye, Cuma akşamı yemeğe davetliyiz. Gitmeden ufak tefek hazırlığımızı yapıyoruz, döndükten sonra zamanımız olmayacak zira. Ertesi sabah erken kalkacağımız için yemekte çok alkol almamaya gayret ediyorum ama leziz yemeklerin yanında iş hedeflediğim gibi olmuyor. Olsun daha sabaha çok var. ☺
Yola çıkış…
Sabah saat Altı’da kalkıp, duş alıp, kalan malzemeleri de arabaya yüklüyoruz. (Bu arada bizim kızın vizesinin bitmesine dokuz gün olduğunun farkına varıyoruz. Tesadüf işte son dakika ile yırtmışız.)
Binek arabamızla saat 6:45 gibi yola çıkıyoruz. Karavan Sabri’nin Esenyurt’taki atölyede. (Sabri, karavanım Muazzez’i imal eden Spasa Karavan’ın sahibi) Ufak tefek tadilatlar, eklentiler için Yeşilköy’deki Kamp-Karavan fuarından sonra onda bırakmıştım Muazzez’i.
Neyse, yola çıkıp Mahmutbey otoban gişelerinde yeşil sigortayı yapan adamla buluşuyoruz. Parayı verip sigortayı alıyoruz. Artık Yunanistan’a girmek için bir engelimiz kalmadı.
7:30 gibi atölyedeyiz. Bir kaç dakika sonra Sabri de ekibiyle geliyor. Ekip karavanı yıkarken, bir atölye klasiği olarak bir-iki bardak espressolarımızı içiyoruz. Sohbet falan derken saat Dokuz gibi karavanla yola çıkıyoruz. Dönüşte almak üzere araba orada kalıyor. Non-Stop yoldayız. Kafamızda “giderken Sınır’da yoğunluk olur mu?” soruları var. Börek, meyve ile yolda kahvaltı işini hallediyoruz. Bir benzinciden de mazotumuzu full hale getiriyoruz. Durmak yok sınıra kadar.
Sınıra geldiğimizde hiç sıra olmadığını görerek mutlu oluyoruz.
Maksimum yarım saat içinde Yunan tarafındayız. Buradan da yine otobandan doğru İskeçe’ye gitmek hedefimiz. Öyle de yapıyoruz.
İskeçe’ye giriş
İskeçe ufak bir şehir. Bu karnavala dışarıdan binlerce kişi geliyor diye okuduk. Yüzlerce otobüs ve otomobil. Dolayısıyla şehir merkezine araçlar alınmıyor, dışarıda belirlenen bir bölgeye park ettiriliyor ve servislerle insanlar merkeze taşınıyor bilgisi var bizde. Bu nedenle biraz tedirgin ilerliyoruz merkeze doğru. Saat henüz öğleden sonra 4 gibi. (Oranın saati ile 3) Problemsiz ilerliyoruz. İleride bir Lidl market görüp hemen dalıyoruz otoparkına. Bugün İstanbul için yapmamız gereken alışverişi yapmamız lazım, çünkü yarın (pazar) kapalı marketler.
Alışveriş sırasında, daha önceden de içip beğendiğim kalite/fiyat oranı iyi olan bir uzoyu görüp 6’lı karton koliden bir tane alıp alış-veriş arabasına koymaya çalışırken, kutunun tuttuğum yerinin elimde kalması ile kutunun yere düşmesi bir oluyor. Etrafa mis gibi uzo kokusu yayılırken ben, kolinin içinde dağılmadan kalan kırık, parçalanmış şişeleri soğuk kanlılıkla kenara itip, uzo gölü içerisinde, etraftakilerin garip bakışları altında, sakince yeni bir koliyi arabaya yerleştirip, şarap reyonuna doğru uzuyorum. Kimse gelip bir şey demiyor, tabii ben de. İçkilerin yanı sıra diğer alışverişlerimizi de tamamlayarak çıkıyoruz dışarıya.
Aldığımız malzemeleri yerleştirip otoparkı terk ediyoruz. Market merkeze yakın navigasyondan gördüğümüz kadarı ile. Biraz dolandıktan sonra iki Yunan plakalı karavan görüyoruz yol kenarına park etmiş. Biz de bir tanesinin arkasındaki boşluğa yerleşiyoruz. Yer müsait görünüyor, umarım problem çıkmaz yarın.
Park yaptıktan sonra, Ada derslerini yapmak üzere karavanda kalıyor, biz ise merkezi, daha doğrusu karnavalın yapılacağı yeri bulmak üzere yaya olarak dışarı çıkıyoruz. Yirmi, Yirmi Beş dakikalık yürüyüşten sonra sahnenin kurulduğu yeri buluyoruz. Gerçekten çok yakınız. Hatta (bunu yarın öğreneceğiz) Muazzez’i park ettiğimiz yer, yarın (pazar) kortejin başlayacağı nokta imiş. Şanslıyız valla.
Park yeri Koordinatı: 41.127928, 24.885243
Mıntıka kontrolünden sonra, Ada’yı da alıp yemek ve kostüm (Kostüm dediysem, şapka, peruk falan) alışverişi için çıkmak üzere tekrar karavana dönüyoruz.
İskeçe sokaklarında…
Karavanda biraz dinlenip hep beraber tekrar çıkıp merkeze yürüyoruz. Alışveriş için old town, eski mahalleye gidiyoruz. Burada hoş görünen eski evler ve yaşamlar var. Türk nüfus burada çok fazla, istisnasız bütün sokak satıcıları Türkçe konuşuyor. Bizimkilerden farkı hayır dediğinizde üstelemiyorlar. Ada’ya bir şapka ve gözlük, Gülten’e mavi bir peruk alarak alışverişi tamamlıyoruz. Evden getirdiğimiz iki de maske var. Ben zaten her daim renkli olduğumdan ekstra bir aksesuara ihtiyaç duymuyorum ☺
Artık karnımız acıktı. Yunanistan’a gelip uzo içmeden ve ahtapot yemeden dönmek olur mu? Bir taverna bulmak için geziyoruz ama etrafta yok. Kafi ve fast food restoranları, dönerciler gırla. Neyse dolanırken bir tane buluyoruz. İyi de oluyor. Mekandan çok memnun kalıyoruz. Buradaki fiyatlar, Yunan adaları, Kavala, Dedeağaç gibi yerlerden daha uygun, daha makul geliyor bize. Çok da lezzetliydi yediklerimiz. Yer, sahnenin kurulduğu meydana çok yakın. İhtiyaç olursa Türkçe bilen elemanları da var. Tavsiye edilir.
Taverna Koordinatı: 41.1404319, 24.8880119
Cumartesi gecesi, kortej hazırlıkları…
Yemeğimizi yedikten sonra meydana iniyoruz. Çok kalabalık. Herkes kostümlü. Sahnede canlı müzik var ve buradan başlayarak kortejin geçeceği cadde boyunca, bizim karavana kadar dev kolonlar konulmuş. Şehir adeta bir diskoteğe dönüştürülmüş. Biz de katılıyoruz aralarına. Hemen hemen herkesin elinde bir içki şişesi. Buna rağmen kaldığımız süre boyunca hiç bir taşkınlığa tanık olmuyoruz. Herkes güler yüzlü, toleranslı ve saygılı. Eeee haliyle özeniyoruz.
Cumartesi akşam eğlencesinden…
Sabah Altı’dan beri ayaktayız. Karavan da kullandık, yorgunuz haliyle, daha bunun yarını da var diyerek saat 11 gibi karavana dönüyoruz. Aslında gece oldukça uzatılabilirdi, eğlenceliydi.
Daha önce vurguladığım gibi, şehir küçük olduğu için kalacak yer, otel, motel, yatak sayısı, böyle bir organizasyonu kaldıracak kadar yeterli değil. Bu nedenle karnaval için gelen gruplar Cumartesi gecesi başka şehirlerde hatta başka ülkede (Bulgaristan) konaklayıp, Pazar günü korteje gelebiliyorlar. Cumartesi gecesi eğlencesini kaçırıyorlar. Ama konukların da katıldığı, müzik, dans, havai fişek gösterileri, eğlencenin olduğu kısım bu zaman oluyor. Pazar günü ise konuklar genelde seyirci pozisyonunda.
Gidecekseniz tavsiyem; Cumartesi gecesini de orada geçirmek üzere uğraşın (Karavan iyi bir seçenek ☺)
Ve pazar: Kortej günü…
Pazar sabahı geç uyanıp, kahvaltımızı yapıp hemen merkeze doğru yürüyüşe geçiyoruz. Saat 11 gibi meydandayız. Tek tük kostümlüler var etrafta ama faaliyet henüz yok. Meydanın içerisinde de masası olan bir kafeye oturup kahvelerimizi içiyoruz.
Sonra saat yarım gibi kalkıp korteji izlemek üzere bir yer arıyoruz kendimize. Meydan ve meydana bağlı kortejin geçeceği cadde, bizim polislerin kullandığı metal portatif çitlerle çevrilmiş durumda. Kortej içeriden yürüyecek, biz seyirciler dışından seyredeceğiz.
Sonunda, saat bir gibi de kortej başlıyor. Benzer kostüm giyen gruplar sırayla, yavaş yavaş geçiyorlar. Arada bir de maket giydirilmiş arabalar, üzerinde dans eden insanlarla geçiyor. Genç, yaşlı herkes orada, müzik ve şarkılar eşliğinde hem söylüyor hem de ilerliyorlar. Konfetiler, pullar atıyorlar. Bir kısmının elinde renkli boyalar var. Geçerken seyircinin yüzünü boyuyorlar. Bizim de yüzümüz rengarenk oluyor.
Bir Google bilgisi; bu surat boyama ritüeli, Hz. İsa’nın çocukluk dönemine dayanıyormuş. Hz. İsa’nın peygamber olacağı duyulması üzerine halk, yönetimin onu öldüreceği kaygısı ile şehirdeki tüm çocukların suratını boyayarak, Hz. İsa’yı kamufle etmişler. Bir Pazar günü yönetimin böyle bir niyeti olmadığı veya vazgeçtiği öğrenilince de tüm çocukları yıkayarak, temiz bir biçimde Pazartesi günü yeni bir haftaya başlatırlar. Rivayet bu.
Kortej çok kalabalık ve uzun. Adeta bir insan seli, geç geç bitmiyor. 2.5 saat sonra, ayakta durmaktan, müziğe eşlik etmekten, fotoğraf çekmekten yoruluyoruz. Ama eğlence müthiş.
Kortejden görüntüler
Artık ayrılmamız lazım. İstanbul’da iken bir tüyo almıştık. İskeçe’yi saat 3 de (oranın saati ile) terk edin diye. Bizim karavana gitmemiz, yola çıkmamız 4’ü buluyor.
Dönüş yolu…
Yolda geçerken o bize söylenen arabaların park ettiği alanı görüyoruz. Yüzlerce otobüs, yüzlerce otomobil. Bu kadar milleti servisle nasıl taşıdılar acaba? Cumartesiden gelmenin avantajını yaşadık, şanslıyız. Bu bir saat geç çıkmamızın cezasını sınırda 3,5 – 4 saat bekleyerek çekiyoruz. Bunun yarım saatlik kısmı da Yunan sınır polislerinin saat 20’deki vardiya değişim gecikmesi. Ne yapalım her iyi şeyin bir bedeli var, çekeceğiz. Gümrükten geçişimiz problemsiz oluyor. Buradan bastırıp İstanbul’a gidiyoruz. Sağ olsun Sabri bizim binek arabayı evine götürmüş. Biz de oraya gidip, karavandan arabaya malzemelerimizi yüklüyoruz 01.15’de Sabri’yi aşağı çağırıp anahtar değiş tokuşu yapıp, tekrar yola çıkıp saat 02’de evde oluyoruz. Geç oldu, olsun çok eğlendik.
Güzel olmuş, eline sağlık. Japonya’yı da bekliyoruz.
Sağol Ramiz,
Japonya gezi notları alındı, sıraya girdi. Ondan önce Güney Amerika gezisi yazıları geliyor. İlk durak (Gerçi Güneyde değil ama :)) Amerika, New York pek yakında.
Hakan Hocam,
Daha Güney Amerikayı göremedik, hatta dinleyemedik bile; kıtanın Kuzeyi sizin olsun :) , önce Güney Amerikayı görmemiz mümkün olur mu :) ?
Sevgiler,
Hakan hocam,
Sizin Xhanti karnavalında çekilmiş resminiz görmek isterdim :)
Önce Güney Amerikaya lütfen :)
Sevgiler,
Aslında Xhanti ile çekilmiş bir çok fotoğraf var yazıda.
Fakat bazı fotoğrafların üzerine geldiğinde sağa, sola doğru kaydırma butonuna bastığında diğerlerini de görebiliyorsun.
Geç kaldın Yazıyı gönderdim Hamza :)
Sonra Güneye doğru ineceğiz.
Hakan, eline ağzına sağlık. Hem bilgilendirici hem de kışkırtıcı bir yazı olmuş. İnsanda gitme arzusunu kamçılıyor adeta.
Teşekkür ederim Hakan.