Bu yazı, İFSAK Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Grubu‘ndan Tülin Safi tarafından hazırlanmıştır.
**************
Susan Sontag ve Fotoğraf Üzerine
Fotoğraf Üzerine, yayınlandığı 1977 yılından günümüze fotoğraf tarihine damgasını vuran kitaplardan biri oldu. Kitap, fotoğraf sanatını ayrıntılı inceleyen altı deneme ve bir de alıntılar bölümünden oluşur. Sontag ne bir sanat tarihçisidir ne de fotoğrafçı. Edebiyat, felsefe ve teoloji okumuştur. Fotoğrafla ilişkisi izleyici olaraktır. Bu konuda takıntılı olduğunu söyler. Bunun nedeni olarak çağın tüm önemli estetik, ahlaki ve politik meselelerinin oluşturduğu “modernite” kavramının fotoğrafın görece kısa tarihinde karşılık bulmasını gösterir. Kendisini bir yazar olarak tanımlar. Eserleri, fikirleri ve insan hakları aktivisti kimliğiyle döneminin önemli bir entelektüelidir.
Fotoğraf hakkında kısa bir makale olarak başladığı çalışma büyük bir hevesle gelişerek kitaba dönüşür. Kitap tamamlanıp yayınlanmadan önce arada iki yıllık zorlu bir kanser tedavisi süreci yaşar. Fotoğraf tarihinin bu kültleşmiş kitabı övgüyle karşılandığı kadar sert eleştirilere de maruz kalır. Özellikle döneminin fotoğrafçılarından bazılarını kızdırır, Sontag’la arkadaşlığı kesenler bile olur. Hatta kitabın adının Fotoğrafa Karşı olması gerektiğini söylerler. Bunlara rağmen Sontag’ın müdanasız bir dille aktardığı metin, fotoğraf etiğine dair ortaya koyduğu sorular, fotoğraf çekme nedenlerimiz ve sonuçları üzerine önemli saptamalarda bulunur. Bugün de geçerliliğini koruyan pek çok öngörü içerir. Dijital fotoğraf ve mobil fotoğraf döneminden çok önce yazılmış kitabın, görsel kültürün gittiği yönü bu denli isabetli saptamalarla ortaya koyması şaşırtıcıdır.
Fotoğrafın bir sanat olup olmadığı tartışmalarına da ışık tutar Sontag. Bu soru ona göre yanıltıcıdır. Dil gibi fotoğraf da başka şeyler kadar sanat da üretilebilen bir ortam, bir mecradır, der. Kitap boyunca fotoğrafın; sinema, resim, edebiyat gibi pek çok sanatla ilişkisine değinir, karşılaştırmalar yapar. Resmin bir rakibi gibi doğan ancak onun belgeleme işlevini üstlenerek onu özgürleştirdiğini vurguladığı fotoğraf ve resim sanatı karşılaştırmasına çokça değinir. Ancak Sontag fotoğrafı en çok şiire yakın bulur. Fotoğrafın da şiir gibi yoğun görmeye dayalı bir üretim olduğunu söyler.
Fotoğraf ve zamana dair önemli tespitleri vardır.
Fotoğraf yaslı, alacakaranlık bir sanattır, der. Tüm fotoğraflar birer memento mori*’dir. “Bir fotoğraf çekmek demek, bir başka kişinin ya da şeyin ölümlülüğüne, incinebilirliğine katılmak demektir.” Fotoğraflanan her şey kaybolmaktadır, geçmişte kalmıştır. İnsan yok olan bir şeyi fotoğraflayarak bir yandan da onun yok oluşuna hız verir. Bir anlamda bu yok oluştan sorumludur da fotoğrafçı. Tüm fotoğrafların, en sıradan olanların bile zamanla önemli olacağını söyler. Ona göre kötü fotoğraf yoktur; daha az ilginç, daha az önemli ve daha az gizemli olanları vardır.
Kitapta yoğun bir şekilde fotoğraf ve gerçeklik ilişkisine de değinir. İnsanlığın kendini Platon’un mağarasındaki gibi gerçeklikle değil onun görüntüleriyle oyaladığını vurgular. Ona göre fotoğrafın en önemli sonuçlarından biri dünyayı kafamızın içinde bir görüntüler seçkisi olarak tutabileceğimiz duygusunu uyandırmasıdır. Fakat fotoğrafların da en az resimler, çizimler kadar gerçekliğin bir yorumu ve konusunun maddi bir izi olduğunu vurgular. Günümüzde görüntüler gerçekliğe yeğlenir.
Fotoğraf bugün yaşanan bir şeye dair katılım görüntüsü vermenin en temel araçlarından biri olmuştur ona göre.
Görüntü deneyimin önüne geçmiştir. Son derece iç içe olan fotoğraf-turizm ilişkisine de bir vurgu yapar: “Fotoğraflar gezinin yapıldığının, eğlenildiğinin kanıtlarını sağlar. Tanıdıkların olmadığı yerlerdeki tüketim alışkanlıklarını belgeler…Turistlerin çoğu karşılaştıkları her dikkate değer şeyle aralarına fotoğraf makinesi koyma zorunluluğu hissederler.” Bunun nedeni yorumlamakta zorlanılan deneyimle araya mesafe koyma çabasıdır ona göre. Fotoğraflar yoluyla gerçekliği onaylama ve deneyimi arttırma gereksiniminin bugün herkesin bağımlısı olduğu estetik tüketicilik olduğunu vurgular. Üstelik insanlar kendilerini en iyi biçimde yansıtan idealize edilmiş görüntüyü isterler. Bağımlı olmaktan korktuğu için kendisinin de fotoğraf çekmediğini belirtir bir röportajda. Dışarıya yansıttığımız görünümümüz için yaşar hale geldiğimiz günümüzün sosyal medya dünyası tam da bu noktadan ele alınabilir. Şöyle der Sontag:
Mallarmé, dünyadaki her şeyin bir kitapta son bulmak için var olduğunu söylemişti. Bugünse her şey bir fotoğrafta son bulmak için var oluyor.
Kitapta yine çarpıcı bir konuya değinir; fotoğrafların yeni bir şey gösterdikleri sürece şok yarattıklarından, zamanla görüntülerin insanı uyuşturduğundan bahseder. Görüntülerle tekrar tekrar karşılaştıkça şaşırtan konu kanıksanır ve giderek daha az etkileyici hale gelir, duyarsızlaşırız. Pornografi ve kötülük örneklerini verir ki, Başkalarının Acısına Bakmak kitabında da şiddet ve savaşa dair görüntülerin yarattığı hissizleşmeyle ilgili olarak da bu konuya değinmiştir.
Ona göre kapitalist bir toplum görüntüler üzerine kurulu bir kültürü şart koşar. Fotoğraf makineleri gerçekliği bir endüstri toplumunun çalışması için şart olan iki biçimde tanımlar. Kitleler için bir gösteri nesnesi ve yönetenler için bir gözetim nesnesi olarak. Şöyle der:
…fotoğrafik görüntülerin hangi bağlamda görüldükleri, hangi bağımlılıkları yarattıkları, hangi karşıtlıkları etkisizleştirdikleri, yani hangi kurumları destekledikleri, gerçekte kimin gereksinimlerini karşıladıkları öngörüldüğünde görüntü dünyasının işlevi açıkça ortaya çıkar.
Fotoğraf Üzerine, konuya kafa yoran, fotoğraf çeken, izleyen herkesin okuması gereken bir kitaptır.
Fotoğrafa dair pek çok yayın ve çalışmada referans gösterilir. Sontag’ın metni fotoğrafçıyı etik olarak sorumlu kılan adeta neden fotoğraf çektiğini ve sonuçlarını düşündürmeye bir çağrı gibidir. Bu yazıda kitap içinden yalnızca kısa bir kesite değinilebilmiştir. Kişinin fotoğraf deneyiminin farklı dönemlerinde tekrar tekrar dönülecek, sindirilmesi zaman alan bir başucu kitabıdır. Türkçe’de Altıkırkbeş Yayın ve Agora Kitaplığı tarafından yayınlanmış iki ayrı çevirisi bulunmaktadır.
*Memento mori: Fani olduğunu hatırla
Kaynaklar:
- Fotoğraf Üzerine, Susan Sontag, Altıkırkbeş Yayın, 2008
- Susan Sontag / Entelektüel Bir İkon; Daniel Schreiber, Everest Yayınları, 2019
Susan Sontag (1933 – 2004)
Amerikalı deneme ve roman yazarı, kuramcı, eleştirmen, sinemacı ve insan hakları savunucusu. Çocukluk, gençlik yıllarını Arizona ve Los Angeles’ta, geri kalan yaşamını New York ve Paris’te geçirdi. Pornografik edebiyat, faşist estetik, fotoğrafçılık, dönemin aids krizi, devrim ve kamp yaşamı gibi konular üzerine yazdı. Çeşitli üniversitelerde felsefe dersleri verdi. Saraybosna ve Irak’ta yaşanan hak ihlallerine karşı mücadele etti. Savaşın ortasındaki Saraybosna’ya gidip “Godot’yu Beklerken” oyununu cesaretle sahneye koydu.
Türkçe’de yayınlanan başlıca yapıtları:
- Satürn Yıldızı Altında, Agora Kitaplığı
- Fotoğraf Üzerine, Agora Kitaplığı, Altıkırkbeş Yayın
- Ben Vesaire, Can Yayınları
- Bir Metafor Olarak Hastalık – Aids ve Metaforları, Agora Kitaplığı
- Yanardağ Sevgilim, Can Yayınları
- Amerika’da, Can Yayınları
- Böyle Yaşıyoruz Artık, Can Yayınları
- Yoruma Karşı, Agora Kitaplığı
- Sanatçı: Örnek Bir Çilekeş, Metis Yayıncılık
- Başkalarını Acısına Bakmak, Agora Kitaplığı
Bize Ulaşın